2024 Yılı Tarıma Damga Vuran Gelişmeler

2024 yılı, tarım sektöründe hem çiftçilerimiz hem de tüketiciler için oldukça zorlu geçti. Maliyetlerin artışı, ithalatın gölgesi, iklim değişikliğinin etkileri ve gıda enflasyonu derken hepimiz bu yıl bir şekilde tarımla iç içe olduk.

Pazarda, manavda, mutfakta... Kimi “Bu fiyatlar nereye gidiyor?” diye hayıflandı, kimi de “Ne zaman rahat edeceğiz?” diye sordu. Ama 2024 sadece zorluklarla değil, çözüm arayışları ve yeniliklerle de doluydu. Gelin, bu yıl tarıma hangi başlıkların damga vurduğuna birlikte bakalım.

Hayvancılıkta Yeni Destekleme Modeli

Hayvancılık sektörü, 2024’te uygulamaya konulan yeni destekleme modeliyle biraz nefes aldı diyebiliriz. Kadınlar ve genç çiftçiler için özel desteklerin devreye girmesi, bu işin geleceğini kurtarmak için atılmış umut verici bir adım. Ancak destek modelleri kadar önemli olan bir başka konu, hayvan hastalıklarıyla mücadeleydi. Çiftçilerimiz yıl boyunca bu zorluğun altından kalkmaya çalışırken, çiğ süt ve kırmızı et fiyatları neredeyse her gün bir sohbetin konusu oldu. Market raflarından sofralarımıza kadar hissedilen bu dalgalanma, hepimizi düşündürdü: Üreticiyi de tüketiciyi de memnun eden bir dengeyi kurabilecek miyiz?

İthalat Politikaları

2024 yılının başlangıcında 600 bin baş besilik sığır ithalatı yapılacağı duyuruldu. Bunun yanında kasaplık ve damızlık sığır ithalatı da devam etti. Yoğun şekilde karkas et ithalatı gerçekleştirildi ve kırmızı et fiyatları ithalatla kontrol altına alınmaya çalışıldı. Bitkisel üretimde, mısır ve ayçiçeği başta olmak üzere, sıfır gümrük veya düşük ithalat vergileriyle ithalat politikaları devam etti.
Geçen yıl 20 temel üründen 15’i çiftçiye kazandırırken, bu yıl tablo tersine döndü ve 15 ürün maliyetini karşılayamadı. Kazandıran ürünler ise mısır, şeker pancarı, elma, üzüm ve çeltik olarak sıralandı. Bu yıl en çok konuşulan ürünlerin başında domates geldi. Üreticiler birçok ilde protestolar yaptı. Fiyatının düşük olması ve arzın yüksek olmasından dolayı bazı üreticiler ürününü toplayamadan tarlada kaldı. 2024’te üretim yaklaşık yüzde 10 artış ile 14 milyon 617 bin ton olarak gerçekleşti.

Denizli'de yaşanan süt krizi

Denizli genelinde günlük bin 350 ton çiğ süt üretimi yapılırken, sütü pazarlamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 600 ton süt yerel işletmelerde işlenirken, 40 ton sütte süt tozu yapımında kullanılıyor. Kalan 710 ton süt ise diğer illere gönderilmek zorunda kalıyor, bu da lojistik maliyetlerini artırıyor. Süt pazarlamasında yaşanan sıkıntılar ve düşük tüketim nedeniyle üreticiler ciddi sıkıntılara giriyor. Fazla süt için çözüm olarak süt tozu üretimi öneriliyor ancak bu işlemin de günlük 40 tonluk bir kota ile sınırlı olduğu ifade ediliyor.

Teknolojinin Tarıma Dokunuşu

2024’te umut veren bir diğer gelişme, teknolojinin tarımda giderek daha fazla yer bulmasıydı. Drone’lar, yapay zeka, sensörler… Artık çiftçiler tarlalarını bir drone yardımıyla kontrol edebiliyor, gübreleme ve ilaçlama işlerini hem daha kolay hem de çevre dostu yöntemlerle yapabiliyor. Yerel yönetimlerin bu alandaki girişimleri ise takdire şayan. Mesela, Tavas Belediyesi’nin zirai drone alıp çiftçilere ilaçlama hizmeti sunması… İşte böyle yenilikler, hem çiftçiye hem de doğaya dost çözümlerle geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Teknolojinin tarımdaki dönüştürücü etkisini çok daha yakından hissedeceğimiz bir döneme giriyoruz.

2024: Çiftçi için Zor Bir Yıl

Çiftçiler için 2024, zor ve kayıp bir yıl olarak kayıtlara geçti. Çiftçiler, hasat ettikleri hemen her ürünün satışından zarar etti. Artan maliyetlere rağmen çoğu ürün, 2023 yılı fiyatlarından daha düşük rakamlara satıldı. Tarlada ve bahçede kalan ürünler, üreticiyi daha da zor durumda bıraktı. Üreticinin ucuza sattığı ürünler, tüketicinin de alım gücü düşmesi nedeniyle “pahalı” bulundu.

Gıda Enflasyonu: Sofraların Kaçan Tadı

Gıda fiyatları bu yıl hepimizin cebini yaktı. Gıda enflasyonu sadece sofralarımızdan değil, keyfimizden de bir şeyler aldı götürdü. Gelişmiş ülkelerde yıllık %2-3 artan gıda fiyatlarının bizde aylık olarak bu seviyelere ulaşması, ülkemizin bu alandaki kırılganlığını bir kez daha ortaya koydu. Herkesin dilinde aynı soru vardı: “Ne zaman rahatlayacağız?”


Bir Yılın Ardından

Evet, 2024 zorlu bir yıl oldu. Ama bize çok önemli dersler bıraktı. İthalata bağımlılık, üretim planlamasındaki eksiklikler ve artan maliyetler, çözüm bekleyen dağ gibi sorunlar olarak duruyor. Ancak bu yıl gördük ki tarım teknolojileri, destekleme modellerindeki yenilikler ve yerel girişimler, geleceği şekillendirme gücüne sahip.

Yine de açık konuşalım: Türkiye’de tarım, tüketici için de üretici için de sürekli bir mücadele alanı. Umut etmekten başka çaremiz yok. Ancak umut, çabayla birleştiğinde anlam kazanır. O yüzden hem üreticiye destek olmalı hem de tarımın geleceğine hep birlikte sahip çıkmalıyız. Unutmayalım, soframızdaki her lokma, bu çabanın bir ürünü. Ve o sofralar, umut dolu ellerin emeğiyle güzelleşir.