Günümüzde ise basın, yepyeni bir evreye girdi. İnternet gazeteciliğinin yasallaşması. Geleneksel medyanın yanı sıra dijital platformlar, haber alma alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi. Artık herkes, birkaç tıkla dünyanın öbür ucundaki haberlere ulaşabiliyor. Ancak bu kolaylık, beraberinde büyük bir sorumluluk da getirdi. Çünkü sosyal medya ve internet haberciliği, bilgi kirliliğini de körükledi. “Yalan haber”, “tıklama tuzağı” içerikler ve manipülasyonlar, gerçek gazeteciliğin değerini daha da öne çıkardı.
İnternet gazeteciliğinin yasal zemine oturması, bu kaosun önüne geçmek için atılmış önemli bir adım. Artık dijital platformlar da en az geleneksel medya kadar hesap verebilir, şeffaf ve etik ilkelere uymak zorunda. Bu, okurun doğru haber alma hakkını korumak adına önemli bir gelişme.
Çünkü gazetecilik, sadece haber veren, bilgi aktaran bir araç değildir. Aynı zamanda halkın vicdanıdır. Kimi zaman bir annenin çığlığını, kimi zaman bir işçinin sessiz isyanını, kimi zaman da bir öğrencinin umutlarını duyurur. Gerçekleri yazmak, doğruyu savunmak, gerektiğinde güçlüye karşı durmak, bu mesleğin omuzlarında taşıdığı ağır ama onurlu bir yüktür.
Ne yazık ki bugün hâlâ gazeteciler, dünyanın dört bir yanında baskı görüyor. Tutuklamalar, işten atmalar, sansür mekanizmaları… Basın özgürlüğünün olmadığı yerde, demokrasi de gölgeler arasında kaybolur. Bu nedenle, 24 Temmuz’u kutlarken, yalnızca geçmişi değil, geleceği de düşünmeliyiz. Gerçek gazetecilik ayakta kalmalı, çünkü o olmadan özgür bir toplum da olmaz.
Tüm gazetecilerin emeklerine saygıyla… Hakikatten şaşmayan, cesur kalemlerin sesi hiç kısılmasın. 24 Temmuz Basın Bayramı kutlu olsun!