Denizli Haber- Yargıtay’ın son kararı, boşanma davalarında taraflar arasındaki sözlü iletişimin nasıl değerlendirileceğine dair önemli bir içtihat sundu. Eşine “boşol, boşol, boşol” diyen kişinin kusurlu sayıldığı karar, hem kamuoyunda tartışma yarattı hem de hukuki yorumlamaların merkezine oturdu. Ancak Avukat Anıl Aba, kararın yalnızca bir kelime üzerinden değerlendirilmesinin eksik olacağını vurgulayarak, “hukuki gerçeklikten uzaklaşılmamalı” dedi.
SÖZLÜ İFADE TEK BAŞINA YETERLİ Mİ?
Boşanma davalarının doğası gereği çok yönlü delil ve olay analizi gerektirdiğini belirten Aba, “Eşlerden birinin diğerine ‘boşol’ demesi, kaba, kırıcı ve evlilik birliğini zedeleyici olabilir. Üçüncü kişilerin bulunduğu ortamda söylendiğinde ise küçük düşürücü ve baskı aracı haline gelebilir” dedi. Ancak bu tür bir sözün tek başına mutlak boşanma sebebi ya da ağır kusur olarak değerlendirilmesinin hukuken doğru olmadığını ifade etti.
YARGITAY SADECE SÖZE DEĞİL, DAVRANIŞLARA DA BAKTI
Yargıtay kararının detaylarına değinen Av. Aba, mahkemenin yalnızca “boşol” sözüne değil, eşlerin birbirine karşı sergilediği genel davranışlara, tanık beyanlarına ve olayın bütününe dikkat ettiğini vurguladı. “Mahkemeler tek bir söz ya da davranışla değil; ilişkinin dinamiğini, geçmiş kusurları ve dosya kapsamındaki tüm delilleri göz önünde bulundurarak karar verir” ifadelerine yer verdi.
“BOŞOL” KELİMESİ DİNİ DEĞİL, HUKUKİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLİR”
“Boşol” kelimesinin İslam kültüründe dini boşanmayı çağrıştırdığını ancak Türkiye’nin laik hukuk sisteminde boşanmanın Türk Medeni Kanunu kapsamında değerlendirildiğini hatırlatan Aba, “Bu tür dini söylemler tek başına geçerli bir boşanma sebebi oluşturmaz” dedi. Boşanmanın sadece dini bir ritüel değil, hukuki bir süreç olduğunu vurguladı.
HER DOSYA KENDİ KOŞULLARINDA ELE ALINMALI
Aba sözlerini şöyle noktaladı; “Sonuç olarak, hakaret, aşağılayıcı dil ve eşin kişilik haklarını zedeleyen söz ve davranışlar, diğer delil ve tanık ifadeleriyle birlikte ele alındığında kusur sayılabilir. Ancak her boşanma davasının kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Aba, çok yönlü hukuki analiz yapılmasının önemini yineledi”