Denizli Haber-Denizli’nin Pamukkale İlçesine bağlı Goncalı Mahallesi’nden geçen ve ‘Kediboğan Çayı’ olarak bilinen dere çiftçilerin elini kolunu bağladı. Sanayi atıkları nedeniyle zehir saçan dereden su kullanımı imkansız hale gelirken, suyu kullanan çiftçiler ise mahsul almak bir yana ektikleri tohumlar kuruduğu için tekrardan ekim yapıyor. Kirliliğin kaynağı olarak Bozburun’daki sanayi sitesinden dereye atılan atıklar gösterilirken, Kediboğan Çayı'nın Büyük Menderes Nehri’ne bağlandığı ve bu kirliliğin daha geniş bir çevreyi etkileyebileceği belirtiliyor.

“BUGÜNE KADAR HİÇBİR ÇÖZÜM BULUNAMADI”
Konuyla ilgili drttv.com’a konuşan Goncalı Mahalle Muhtarı Necdet Cengiz, “Bu sorun yıllardır burada var, bir çare bulunamıyor. Köyün içinden dere geçiyor, Denizli’nin içinden geliyor. Bozburun’un üst tarafından geliyor. Yetkililer bu konuda hiçbir şey yapmıyor. İçinden akan ve ‘yeni kanal’ dediğimiz, sulama için kullanılabilecek bir akarsu var. Çeltikçi ve Karakova’daki çiftçilerimiz kullanıyor. Su temiz olsa tabiî ki kullanacağız ama yapan yok. Bugüne kadar hiçbir çözüm bulunamadı. Suyumuzu temizlesinler; pis su akmasın. Çocuklar zarar görüyor, içinde oynamaları tehlikeli. Leş gibi kokuyor, kokudan duramıyoruz…” diyerek yetkililerden yardım istedi.

GEMİCİ; “TOPRAK ADETA ZEHİRLENMİŞ DURUMDA”
Denizli Merkez Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici de bölgede yaşanan duruma tepki gösterdi. Kuraklık nedeniyle kısıtlı sulama yapıldığını kaydeden Gemici, “En büyük sorunlardan biri kirli su meselesi… DSİ sulama kanalına, kuraklık nedeniyle yeterince arıtılmamış suların karıştığı söyleniyor. Özellikle Goncalı bölgesinde bu suyun DSİ kanalına karıştığı iddia ediliyor. Bu durumdan dolayı mahsullerini kaybettiklerini belirten çiftçiler var. Muhtarlarla bir toplantı gerçekleştirdik, ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nden kimse katılmadı. Aslında bu konunun üzerine gidilmeli. Arıtmayı yapan, deşarjı sağlayan kimse, tespit edilmeli. Suyu salanların sorumluluğu hatırlatılmalı. Görevli kurumların mutlaka devreye girmesi gerekiyor. Nasıl ki sanayici ya da tekstilci üretimden temiz para kazanıyorsa, kirlettiği suyu da doğanın kabul edeceği şekilde arıtarak deşarj etmesi gerekiyor. Rastgele, sorumsuzca “suyu saldım çayıra, mevlam kayıra” anlayışı kabul edilemez. Toprak adeta zehirlenmiş durumda; içinde ağır metal mi var, asit mi, tuz mu, henüz araştıran da yok. Şu an itibariyle bölge kendi kaderine terk edilmiş durumda” ifadelerini kullandı.





