Denizli Haber - Her yıl birçok öğrenci, sınav sonuçları doğrultusunda farklı şehirlerde okumak amacıyla yeni bir hayata adım atıyor. Gençlerin şehir dışında okuma tercihlerinde yaşanan artışa neden olabilen motivasyonlarla ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan Psikolojik Danışman Kemal Tuncer, şehir değiştirmenin gençler için sadece eğitim değil, aynı zamanda kişisel gelişim açısından da önemli bir adım olduğuna dikkat çekti.
Özellikle baskıcı aile ortamında büyüyen gençlerin, kendi kararlarını alabilecekleri, daha özgür bir yaşam kurabilecekleri şehirleri tercih ettiğini belirten Tuncer, “Bu tercihler, gençlerin hayatın iplerini kendi ellerine alma arzularının bir yansıması. Kimi gençler için bu bir kaçış değil, bir keşif yolculuğu” şeklinde konuştu.
Bazı öğrencilerin aile ortamındaki baskıcı ve müdahaleci tutumlardan dolayı, başka bir şehre gitmeyi bir “kurtuluş” olarak gördüğünü söyleyen Tuncer, “Evde kendini ifade edemeyen, aile içi iletişimi zayıf olan gençler için şehir dışına çıkmak adeta bir nefes alma imkânı oluyor” ifadelerini kullandı.
“Hedeflerini ve hayallerini ön plana çıkarsınlar”
Her öğrencinin tercihlerini etkileyen motivasyonun farklı olduğunu dile getiren Tuncer, “Bazısı gerçekten sadece akademik hedefleri için yer değiştirirken, kimisi kişisel bağımsızlık arayışında olabilir. Gençlerin kararlarını verirken yalnızca şehir değil, asıl okumak istedikleri bölüm ve uzun vadeli hedefleri üzerine düşünmeleri gerekiyor. Sadece 'başka bir şehir olsun da neresi olursa olsun' demek sağlıklı bir yaklaşım değil. Gençlerin hayallerini, ilgi alanlarını ve potansiyellerini de göz önünde bulundurmaları şart” dedi.
"Keyifli bir yaşam umudu"
Tuncer, gençlerin çoğunlukla büyük şehirleri tercih ettiğini, bunun yalnızca daha iyi üniversiteler nedeniyle değil, aynı zamanda sosyal yaşam, bağımsızlık ve özgürlük arayışından kaynaklandığını vurguladı. Tuncer, “İstanbul olmak üzere, Ankara, İzmir bu iller arasında. Zaten bazı çocuklar İstanbul, Ankara, İzmir dışında bir başka şehri düşünmüyor, en iyi üniversitede orada olduğu için olabilir. Bir yandan üniversiteyi, okumanın dışında sosyal anlamda bir gelişim fırsatı gördükleri için, kendi özgürlükleriyle daha kolay yaşayabileceklerini inandıkları için, açıkçası daha keyifli yaşama umudu olabilir” diye belirtti.
Sadece kaçma arzusu ile yapılan tercihlere karşı da uyarılarda bulunan Tuncer, “Gençler sadece evden uzaklaşmak için bir tercih yapmamalı. Üniversite eğitimi dört-beş yıl süren ciddi bir süreç. Yanlış bir şehir veya bölüm seçimi, ileride hayal kırıklığına yol açabilir. Bu yüzden önce meslek hedefi, ardından üniversite ve şehir tercih edilmeli” dedi.
"Bağımsız olmanın bir keyfini, zevkini yaşamak istiyorlar"
“18-19 yaş dönemi, hem yetişkinliğe geçiş hem de bireyin kendini ispat etme yaşı oluyor. Gençler bu yaşlarda doğal olarak yeni yerler görmek, özgürlük alanlarını keşfetmek istiyor. Buda üniversite tercihlerini doğrudan etkiliyor” diyen Tuncer sözlerini şöyle sürdürdü: “18-19 yaşında aileden ayrı, bağımsız olmanın bir keyfini, zevkini yaşamak istiyorlar. Tabii ki her şey hayal ettikleri gibi olmuyor. Yani başka bir şehirde gittiğin zaman, aileden ayrıldığın zaman, her şey güllük gülistanlık olmuyor. Orada 18 yaşında bazı zorlukları alışmamış gençler, bir anda beklentilerinin de daha tam karşılanamadığını görüp, hayal kırıklığına uğrayanlar da oluyor. Biraz önce de altını çizdim, daha özgür oluyorlar. Artık yani anne babanın kontrolünden, anne babanın müdahaleciliğinden de biraz daha uzaklaşmış oluyorlar. Zaten yetişkinde oluyorlar gerçekten çoğu, artık 18 yaşına girmiş oluyor. O yüzden başka bir şey, seçme motivasyonları, heyecanları fazla oluyor."