Ekonomi sadece rakamlarla ifade edilen bir kavram değil. Hayat pahalılığı, insanların umutlarını, güvenlerini ve günlük mutluluklarını doğrudan etkiliyor. Gençler gelecek hayallerini ertelemek zorunda kalıyor, küçük esnaf ise dükkanını açık tutabilmek için gece gündüz çalışıyor.
Sonuç olarak, hayat pahalılığı sadece bir ekonomiyi değil; günlük hayatımızı da şekillendiriyor Gündemde konuşulan her şeyin başı yine hayat pahalılığına bağlanıyor. Gıda, kira ve enerji fiyatlarındaki artış, ekonomi verilerine doğrudan yansıyor. Bu durum, tüketici davranışlarını şekillendiriyor; alışveriş alışkanlıkları değişiyor, tasarruf öncelikleri farklılaşıyor. Her bir zam, her bir fiyat artışı, bir insanın evinde, sofrasında, umutlarında iz bırakıyor. Ve biz, bu izleri görmezden gelemeyiz. Hayat pahalılığı zor, ama insana dair umut hâlâ elimizde…
Hayat pahalılığıyla mücadele, sadece tasarruf yapmak değil; planlı olmak, bilinçli alışveriş yapmak ve toplumsal bağları güçlendirmekle mümkün. Küçük adımlar birikir ve günlük yaşamı daha yönetilebilir hâle getirir. Unutmayalım ki, her zam bir uyarıdır; hem bugünü hem yarını güvence altına almak için harekete geçmek gerekir.
Geçenlerde sosyal medyada bir paylaşım görmüştüm. Hem yüz güldüren hem de acı tabloyu gözler önüne seren bir paylaşım; “Zamlar yine sabaha karşı yürüyüşe çıktı, ama benim maaş hâlâ yerinde sayıyor” Ağlanacak halimize gülmek bu olsa gerek. Artık içinde bulunduğumuz durumu ironi yapıyor ve mizahımızı geliştiriyoruz…
Son olarak TÜİK verilerini paylaşarak bitirmek istiyorum. Eylül ayında enflasyon yüzde 3.23, yıllık enflasyon ise yüzde 33.29 olarak açıklandı. Hazine ve Maliyet Bakanı Mehmet Şimşek yüksek enflasyonun nedenini ise şu sözlerle özetledi; “Eylülde yüksek gerçekleşen aylık enflasyonda gıda fiyatları belirleyici oldu…”
Saygılarımla…