Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, Denizli’de iş dünyasıyla bir araya gelerek Türkiye ekonomisine dair kritik değerlendirmelerde bulundu. DİMSİAD tarafından The Emporia Hotel’de düzenlenen “Ekonomide Yakın Gelecek Beklentileri” konulu toplantıya katılan Kara, küresel riskler, yüksek enflasyon, Türk Lirası’nın değeri ve büyüme gibi başlıklarda önemli mesajlar verdi.
“Ticaret Savaşları Türkiye İçin Fırsata Dönüşebilir”
Kara, sunumunda küresel ekonomik belirsizliklerin arttığını, ticaret savaşlarıyla birlikte öngörülemez politikaların dünya ekonomisini etkilediğini söyledi. Türkiye’nin CDS (risk primi) oranlarının küresel ortalamanın üzerinde seyrettiğini belirten Kara, bunun sadece dış değil, aynı zamanda iç siyasi risklerin bir sonucu olduğunu ifade etti. Kara’ya göre Türkiye, doğru adımlar atması halinde bu jeopolitik çalkantı döneminde avantaj elde edebilecek ülkeler arasında yer alabilir.
Enflasyonla Mücadelede Kritik Uyarı: “Beklentileri Düzeltmeden Olmaz”
Türkiye’nin bugün en temel ekonomik sorunlarından birinin yüksek enflasyon olduğunu belirten Kara, “Şu anda dünyanın en yüksek altıncı enflasyonuna sahibiz. Enflasyonla mücadele sadece faiz artırmakla başarılamaz. Kamu harcamaları kısılmalı ve toplumun beklentileri yönetilmeli” dedi. Hanehalkı ve şirketlerin yıl sonu enflasyon beklentileri ile Merkez Bankası’nın hedefi arasında büyük bir güven uçurumu olduğunu kaydeden Kara, bu fark kapatılmadığı sürece maliyetin artacağını ve sabrın tükenebileceğini vurguladı.
“TL Değerli, Ancak Bu Tüketimi Değil Yatırımı Baskılıyor”
TL’nin uzun dönemli ortalamalara göre halen %15-20 oranında pahalı olduğunu söyleyen Kara, bu durumun tüketim malları ithalatını artırırken, yatırım ürünleri açısından finansman baskısı oluşturduğunu ifade etti. “Tüketim devam ediyor ama yatırımlar duruyor. Bu tablo sürdürülebilir değil” diyen Kara, para politikasının bu anlamda daha dengeli olması gerektiğini söyledi.
“Merkez Bankası Rezerv Satışı Piyasalarda Güven Sorunu Yaratabilir”
Kara, Merkez Bankası’nın son dönemde 57 milyar dolarlık rezerv sattığını, bu durumun kısa vadede kontrol sağlasa da uzun vadede piyasada panik yaratabileceğini belirtti. Rezerv alımına yeniden başlanmasının olumlu olduğunu ancak bu sürecin dikkatli yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Enerji ve Cari Açıkta İyileşme Mesajı
Enerji ithalatının azalmaya başlamasının cari açığı ve enflasyon baskısını hafifleteceğini belirten Kara, “80 milyar dolarlık enerji faturasından 50-55 milyar dolara iniyoruz. Bu, Türkiye için büyük bir fırsat” dedi. Cari açıkta 12.6 milyar dolara kadar düşüş yaşandığını aktaran Kara, bu gelişmenin dış finansman açısından olumlu olduğunu belirtti.
Sanayi ve İnşaatta Yavaşlama
Sanayi üretiminin son yıllarda neredeyse durduğunu, özellikle tekstil ve giyim sektörlerinde ciddi daralma yaşandığını ifade eden Kara, inşaatta ise malzeme maliyetlerinin kar marjlarını baskıladığını kaydetti. Konut sektöründeki toparlanma beklentisinin yüksek faiz nedeniyle ertelendiğini söyledi.
Büyüme ve İstihdam: Rakamlar Kadar Kalite de Önemli
Kara, 2025 yılı için %3’ün altında bir büyüme beklediğini belirtti. Resmi işsizlik oranının düşük görünse de atıl iş gücü oranının %30’a yaklaştığını vurgulayan Kara, “Eksik istihdam ve iş umudunu kaybedenlerin sayısı artıyor. İstihdamın niteliği düşüyor” şeklinde konuştu.
“Türkiye Ekonomisi Dar Koridorda Yürüyor”
Prof. Dr. Hakan Kara, Türkiye’nin mevcut ekonomi programından sapmadan ama daha kararlı uygulamalarla ilerlemesi gerektiğini ifade ederek, şu uyarıyla sözlerini tamamladı:
“Kamu harcamalarını kısmadan, güven artırıcı adımlar atmadan bu program başarılı olamaz. Gümrük Birliği gibi alanlarda diplomatik kazanımlar elde etmeli, jeopolitik gücümüzü doğru kullanmalıyız. Eğer yeni riskler yaratmazsak, bu yılın sonuna doğru faiz indirimi için alan açılır. Ancak bıçak sırtındayız.”
