Gece bulutların ağır ağır şehrin üzerine çöktüğünü hissediyorduk aslında. Fakat sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başlayan o tatlı serinlik, pencerelere düşen damlaların sesleriyle birleşince, uzun süredir eksikliğini çektiğimiz o huzur yeniden içimize doldu. Bir Cumartesi sabahına yağmurun yumuşak elleriyle uyanmak, neredeyse şehirle birlikte adeta yeniden doğmak gibiydi.
Denizli’de yağmur, özellikle son yıllarda, ne yazık ki kendisini bir türlü göstermiyor. O yüzden bu sabahki yağmur sadece bir hava olayı değildi, aynı zamanda umut, bereket ve şükür hissi uyandıran bir dönüş oldu. Aylarca güneşin altında kavrulan tarım arazileri için adeta bir can suyu…
Bir de şehrin içme suyu kaynağı olan Akbaş Barajı… Seviyesinin yüzde 19’lara kadar düştüğü haberleri her birimizi düşündürmüş ve su savaşlarını yavaş yavaş bizlere hatırlatmıştı. Bugün yağan yağmur, belki barajı bir anda doldurmayacak ama en azından toprağa ve suya “Yalnız değilsiniz” diyen bir selam vermiş olacak.
Bazen yağmur sadece yağmur değildir. İnsan, doğa ve şehir arasındaki görünmez bağın yeniden kurulduğu, toprağın kokusuna karışan bir yenilenme halidir. Bugünkü yağmur da tam olarak böyle hissettirdi. “İyi ki geldin yağmur…”