Denizli Haber - Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, İsrail'in bu eyleminin yalnızca milletvekilleri değil, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğine ve uluslararası teamüllere yönelik bir meydan okuma olduğunu vurguladı.
"Bu bir hukuk gaspıdır"
“İsrail’in uluslararası sularda Özgürlük Filosu’na yönelik saldırısı, Gazze’de iki yıldır sürdürülen soykırımın, toplu cezalandırma rejiminin denize taşınmış halidir” diyen Milletvekili Karaca, "BM Şartı’nın 2/4. maddesindeki kuvvet kullanma yasağını, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni, açık denizlerde seyrüsefer serbestisi ilkesini ve insancıl hukukun sivilleri, insani yardım faaliyetlerini koruyan kurallarını bir arada çiğneyen bir hukuk gaspıdır” dedi.
“Viyana sözleşmesi ihlal edildi”
Karaca, konsolosluk bildirim ve erişim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinin de Viyana Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu vurgulayarak, "İnsani yardım gemilerini “tehdit” sayıp uluslararası sularda silah zoruyla durdurmak, korsanvari el koyma ve cezalandırmayı amaçlayan bu gözü dönmüşlük İsrail’in alamet-i farikası oldu. Türkiye Cumhuriyeti devleti, milletvekillerinin derhal serbest bırakılması için acil koruma ve konsolosluk erişimini sağlamanın ötesinde, BM ve ilgili sözleşme organları nezdinde hesap verebilirliği sağlayacak hukuki süreçler işletmeli; denizde serbest dolaşım hakkını gasbeden bu pervasızlığı, siyasi, hukuki ve diplomatik tüm araçlarla sonuç alıcı biçimde karşılamalıdır. Çünkü açık denizde tüm hukuk normlarını boğan her fiil, hem Filistinlilerin hem de bütün insanlığın güvenli seyrüsefer hakkını tehdit eden, rehin alan bir suçtur.” ifadelerini kullandı.