Paylaşılan veriler, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor. Rakamlar bir ülkenin yüzleşmekte zorlandığı acı bir manzarayı özetliyor: İstatistiklerine bakılınca Türkiye’de kadınların %28,2’si psikolojik, %18,3’ü ekonomik, %12,8’i fiziksel şiddete maruz kalıyor. Evli kadınlarda bu oranlar daha da yükseliyor. Boşanmış kadınların ise neredeyse yarısından fazlası hem psikolojik hem ekonomik hem de fiziksel şiddete uğruyor. Hiç evlenmemiş kadınların dahi dijital şiddet ve ısrarlı takipten kaçamadığı bir tabloyla karşı karşıyayız.
Bu verilen ise bir rakam değil her biri bir hayat bir dramı bizleri gözler önüne seriyor. Dile kolay rakamlara vurduğumuzda 10 ayda 317 kadın. Ne kadar kolay dimi bu rakamları söylemek. Ama her birinin bir can bir hayat olduğunu unutuyoruz. Ülkemizde 10 ayda 317 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bunların 241’i kadın cinayeti, 76’sı şüpheli ölüm olarak kaydedildi ve her yıl, her 25 Kasım’da aynı cümleleri tekrar ediyoruz.
Kadına yönelik şiddet, bireysel bir öfke patlaması ya da aile içi anlaşmazlık değildir. Bu, sistemli biçimde büyütülen ve yıllardır sürdürülen bir şiddet kültürüdür. Uygulanmayan koruma kararları, ceza indirimleri ve etkisiz mekanizmalar bu şiddetin görünmez durumu getirmiştir. Tüm bu ağır tabloya karşın, kadınların adalet ve eşitlik mücadelesi bu ülkenin umudu olmaya devam ediyor.