Gündem Haber- Tekstil ve hazır giyim sektöründe yaşanan yapısal sorunlar, yüksek enflasyon ve baskılanan döviz kuru politikalarının etkisiyle 2025 yılında daha da belirgin hale geldi. Sektörde artan maliyetler ve daralan üretim hacmi, istihdam kayıplarını da beraberinde getirdi.
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, işçilik verilerinin tabloyu net biçimde ortaya koyduğunu belirterek, yaklaşık 300 bin kişilik istihdam kaybı yaşandığını ifade etti. Sertbaş, bu durumun 2022’den bu yana devam eden iş yeri kapanmaları ve iflasların doğal bir sonucu olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin stratejik üretim alanları arasında yer alan tekstil ve hazır giyim sektöründe, mevcut ekonomi politikaları, yüksek enflasyon ve yükselen üretim giderleri nedeniyle yaşanan daralma 2025’te derinleşirken, sektörün karşı karşıya kaldığı bu tablo işsizlik verilerine de yansımış durumda.
"Sektör ayakta ama tutunmaya çalışıyor"
Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş, konkordatolar, firma kapanışları ve yurt dışına kayan yatırımlar nedeniyle sektörün 2025 yılında ayakta kalmaya çalıştığını söyledi.
Sektör için 2025 yılının "daralma" yılı olduğunu belirten Sertbaş, Sektör ayakta ama tutunmaya çalışıyor. Daralma yılı oldu. Tasfiyeler var, Türkiye geneline baktığımızda ise gerçekten tasfiyeler, konkordatolar, kapatanlar var. Türkiye’den kaçanlar var. O daha can yakıcı bir olay. Ama yine de her şeye rağmen, bütün bu yaşadıklarımıza rağmen şu anda yüzde 7’lik bir eksikle gidiyoruz. İhracat bazında konuşuyorum. Bu ortamda yüzde 7 eksiği başarı gibi görüyorum. Sene sonunda da böyle kapatacağız gibi duruyor" diye konuştu.
"Fabrikasını kapatan arkadaşlarımız var"
Sektörde yıl içinde yaşanan iflas ve konkordato ilanlarının ekonominin kötü gidişatı nedenli olduğunu ifade eden Sertbaş, şunları söyledi:
Değişik bir ekonomik konjonktür yaşıyoruz. Daha önce görmediğimiz, kitaplarda yazmayan bir ekonomik dönem var. Enflasyon belimizi büktü. Senelerce düşük enflasyonla yaşamaya alışmış bir ülke olarak, birden bire enflasyonun fırlaması bütün dengeleri altüst etti. Özellikle girdilerinin çoğunu Türkiye’den tedarik eden, istihdam deposu olan bizim gibi sektörlerde bu çok daha etkili oldu. Kimse için ’kendi hatasıdır’ diyemiyorum konkordatoların, iflaslarda İlla ki ekonomik konjonktürün onlara verdiği kötü bir yol vardır. Hata yapan firma zaten iyi ekonomik şartlarda da ayakta kalamaz. Tamamen ortam gereği, ekonominin gidişatı gereği insanlar konkordato ilan etmek zorunda kalıyor, olmadı iflas ediyor. Ya da bu işte geleceği görmeyip fabrikasını kapatan arkadaşlarımız da var."
"300 bine yakın bir istihdam kaybı var"
Konkordato ilan eden ve iflas eden firmalara ilişkin net verinin olmadığını aktaran Serbaş, işsizlik rakamlarına dikkati çekerek, 300 firma deniyor ama bunların sağlam bir veriye dayandığını düşünmüyorum. Ama işçilik rakamlarına baktığımızda 300 bine yakın bir istihdam kaybı var. Bu da 2022’den bu yana süregelen kapanışları, iflasları zaten gösteriyor" değerlendirmesini yaptı.
Sektördeki Mısır yönelimine de değinen Sertbaş, şöyle konuştu:
Birçok firma ülkeyi terk ediyor ama bunun kalıcı olacağından emin değilim. Mısır’a daha önce de gidildi. Orada siyasi dengesizlikler yaşandı ve birçok firma geri döndü. Bunun sürekli olacağını düşünmüyorum. Konjonktür değiştiğinde insanlar tekrar buraya gelecektir. Çünkü Türkiye’nin ihracata, üretime ve istihdama ihtiyacı var. Türkiye üretmek zorunda, ürettiğini ihraç etmek zorunda. Ancak o şekilde gelişmiş ülke seviyesine gelebiliriz. Sadece hizmet sektörüyle bu ülkenin kalkınması söz konusu değil.
Ana pazarımız Avrupa. Türkiye Avrupa için her zaman farklı bir klasmandaydı tedarikçi olarak. Hiçbir zaman Uzak Doğu’yla ya da Kuzey Afrika’yla fiyat olarak kıyaslanmaz durumdaydık hem kalite hem termin hem de mentalite olarak. Ta ki fiyat farkı çok açılana kadar. Enflasyonun getirdiği baskı ve döviz kurunun aynı oranda artmaması bizi çok pahalı hale getirdi. Müşteri bunu kabullenemez oldu. İnsanlarımızın Mısır’a kayışı da bu yüzden. Elindeki müşteriyi kaybetmemek için yani. Biz her zaman bir tık fazla fiyat verdik ve Avrupa da bunu kabul etmişti. Ama şu anda Portekiz’den, Yunanistan’dan, Romanya’dan bile pahalıyız. Büyük sıkıntımız bu. Enflasyonla döviz kurunun aynı oranda artmaması bizi bu noktaya getirdi. Eğer bu denge sağlanırsa, eski günlere hiçbir zaman dönemeyeceğiz ama en azından bir tempo yakalayabiliriz."
"2026 hepimiz için zor geçecek"
2026 yılının zor geçeceğini söyleyen Sertbaş, "Enflasyon arttığı sürece tüketici zorlanmaya devam edecek. 2026 zor geçecek hepimiz için ama ben bunu bir dönüş yılı olarak görüyorum. 2027’de hem siyasi hem ekonomik olarak bir rahatlama olacağını düşünüyorum. 2026’da hem tüketicinin hem de sanayicinin biraz dayanması gerekecek. Diren sanayici diyorum ben. Hazır giyim Türkiye’nin vazgeçemeyeceği bir sektör. Hem istihdam hem kalite açısından dünyada çok güçlü bir konumdayız. Bu altyapı hiçbir ülkede yok. Umarım ayakta kalırız ve önümüz açılır" dedi.