Turistlerin Gözdesi Beyaz Cennet

Google Maps’in 20. yılına özel yayımladığı listede Pamukkale’nin en çok araştırılan antik şehirler arasında 4. sıraya yerleşmesi, Türkiye’nin tarihi ve doğal mirasının ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Listede Galata Kulesi, Anıtkabir ve Yerebatan Sarnıcı gibi simge yapılar yer alırken, Pamukkale’nin de bu denli öne çıkması, onun sadece bir doğa harikası olmadığını, aynı zamanda derin bir tarihi geçmişe sahip olduğunu gösteriyor.

Pamukkale’nin güzelliği dillere destan. Bembeyaz travertenleri, termal sularıyla sağlık vadeden Kleopatra Havuzu ve Roma döneminden kalma Hierapolis Antik Kenti, onu eşsiz bir destinasyon hâline getiriyor. Dünyanın dört bir yanından turistler, bu benzersiz doğa ve tarih mirasını görmek için uzun yollar kat ederken, Denizli’de doğup büyüyen birçok insan, Pamukkale’yi henüz ziyaret etmemiş bile.

Bu durum sadece Denizli’ye özgü değil. Türkiye’nin pek çok yerinde benzer bir tablo var. İnsanlar, yaşadıkları şehirdeki turistik yerleri hep “bir gün gideriz” diyerek erteliyor. Oysa dünyanın her köşesinden gelen insanlar, Pamukkale’nin büyüsüne kapılmışken, Denizlililerin de bu eşsiz değeri keşfetmesi gerekiyor.

Bu ilgisizliğin bir sebebi de farkındalık eksikliği olabilir. Pamukkale’nin sadece bir fotoğraf karesinden ibaret olmadığını, burada yürüyerek, tarihi soluyarak, o sıcak sulara ayak basarak bizzat yaşanması gerektiğini belki de yeterince anlatamıyoruz. Yerel halkın bu mirasa sahip çıkması, Pamukkale’nin değerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Belki de artık “uzaktaki güzelliklere” hayran kalmak yerine, yanı başımızdaki mucizeleri keşfetme vakti gelmiştir. Eğer bir Denizliliyseniz ve hâlâ Pamukkale’yi görmediyseniz, dünyanın dört bir yanından gelen turistlerden ilham alarak bu eşsiz deneyimi mutlaka görmenizi tavsiye ederim.