Turizm Haftası Kutlu Olsun

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası, ülkemiz için sadece bir kutlama değil, aynı zamanda bir hatırlatma niteliği taşıyor. Çünkü Türkiye gibi zengin tarihi, eşsiz doğası ve kültürel çeşitliliğiyle öne çıkan bir ülkede turizm, sadece gezip görmekle sınırlı kalamaz. Asıl mesele, bu güzelliklerin farkına varmak, onları tanıtmak ve en önemlisi de korumak.

Turizm denince akla ilk gelen şey genellikle yaz tatilleri, deniz, güneş ve oteller oluyor. Ama aslında turizm çok daha fazlası. Bir köyde yapılan geleneksel bir düğün, eski bir taş evde pişen yöresel bir yemek ya da yerel bir zanaatkârın emeğiyle ortaya çıkan el işi… Tüm bunlar turizmin kalbinde yer alıyor. Çünkü turizm; kültürü yaşatmanın, tanıtmanın ve gelecek kuşaklara aktarmanın en etkili yollarından biri.

Bu yüzden Turizm Haftası'nı sadece seyahat planlarıyla değil, aynı zamanda bilinçlenerek geçirmeliyiz. Hangi şehri gezdiğimizden çok, o şehre nasıl davrandığımız önemli. Tarihi bir kaleyi gezerken oraya çöp atmamak, bir doğa yürüyüşünde çevreye zarar vermemek ya da yöre halkına saygılı davranmak; aslında turizmin sürdürülebilirliğini belirleyen en temel unsurlar.

İşte bu noktada geçtiğimiz haftalarda Kapadokya’da yaşanan olay hepimize ders olmalı. Turist yoğunluğu nedeniyle peri bacalarının bulunduğu bazı alanlara yapılan kaçak yapılaşmalar ve doğa tahribatı sosyal medyada büyük tepki topladı. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu eşsiz bölgenin, ticari kaygılar uğruna zarar görmesi kabul edilemez. Bu durum bize bir kez daha gösterdi ki, turizmi geliştirmek adına yapılan her adımın aynı zamanda doğayı ve kültürü koruyan bir anlayışla atılması şart.

Özellikle son yıllarda artan bu tür bilinçsiz yaklaşımlar, bizleri hem birey olarak hem de toplum olarak daha duyarlı olmaya zorluyor. Turizm sadece ekonomik kalkınma demek değildir. Aynı zamanda bir medeniyet göstergesidir. Çünkü bir ülkenin turiste ve kendi mirasına davranışı, o ülkenin gelişmişlik seviyesini de gözler önüne serer.

Turizm Haftası vesilesiyle yerli turistin önemi de bir kez daha gündeme gelmeli. Çoğu zaman kendi yaşadığımız yerin kıymetini yeterince bilmiyoruz. Oysa birçok yabancının hayran kaldığı yerler, aslında bizim burnumuzun dibinde. Bazen birkaç saatlik bir yolculukla bambaşka bir kültüre, tarihe ve doğaya ulaşmak mümkün. Yerli turist olarak önce biz kendi ülkemizi tanımalı, sonra dünyaya anlatmalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle Turizm Haftası’nı içtenlikle kutluyor, ilimiz genelindeki tüm turizm işletmelerine bol kazançlı, verimli ve başarılı bir sezon diliyorum.