YAĞMUR GELDİ… UMUT DA PEŞİNDEN

Aralık ayının ilk haftasıyla birlikte, Denizli’mizde etkili olan yağmur yüzleri güldürmeye yetti… Çünkü bu şehir, yaz boyu susuzluğun ağırlığını omuzlarında taşıdı.

Baraj seviyeleri yüzde 18’lere kadar düştüğünde, yalnızca toprağın çatlaklarında değil, insanların yüzlerinde de bir kırılganlık oluşmuştu. Tarlalarda kısılan sularla birlikte çiftçilerin umutları da kısıldı. Ürünler rekolte vermedi; toprak doyuramadı, besleyemedi. Büyükşehir, refüjlerdeki çiçekleri sıcağa dayanamayanlardan değil, “susuzluğa yenilmeyecek” olanlardan seçmek zorunda kaldı. Bir şehrin çiçekleri bile o yazın susuzluğunu yaşadı…

İlçelerde ise tarımsal sulama kimi yerde yapılamadı bile. Çiftçinin gözü gökyüzünde, eli kalbinde… Bir yağmur yağsa da toprak nefes alsa diye beklediler… Hava sıcak, toprak susuz, barajlar sessizdi.

Şimdi… Üç gündür yağan yağmurun sesi, yıllardır unutulmuş bir dostun kapıyı çalması gibi.

Damlaların toprağa düşüşünde bir ferahlık var. Barajlara doğru akan her minik su yolu, “belki yeniden olur” dedirtiyor insana.

Elbette biliyoruz; barajlarda doluluk hâlâ düşük. Üç günlük yağmurla hemen dolup taşacak değil.

Ama yine de… Yağmur bazen sadece toprağı değil, insanın içini de suluyor.

Bu şehir, çektiği kuraklığın ardından şimdi biraz umut kokuyor. Biraz nefes alıyor. Belki barajlar hâlâ düşük seviyede, ama yürekler bir nebze toparlandı.

Çünkü yağmurun bize hatırlattığı en önemli şey şu; Her şey bir damlayla başlar.

Ve bazen bir damla, koskoca bir yılın umudunu taşır.