Denizli’nin tanınan eğitimcilerinden, Eğitim-İş Sendikası’nın eski başkanlarından ve 25 yıllık matematik öğretmeni Namık Kemal Aydoğan, " Kızımla birlikte aynı salonda sınava girerek hem gençlerin yaşadığı baskıyı birebir deneyimlemek hem de mevcut eğitim sistemine dikkat çekmek istedim" dedi..
Kızı Özge Aydoğan, bu yıl Mustafa Kaynak Anadolu Lisesi’nden mezun olarak ilk kez YKS’ye katılırken, babası da 25 yıl sonra yeniden sınav sıralarına oturdu. Aynı atmosferi paylaşan baba-kız, sınav öncesi ve sonrasında da bu deneyimin sembolik önemine vurgu yaptı.
“Bu sınavı kazanmak için değil, anlamak için girdim”
Aydoğan, amacının yalnızca bir bölüm kazanmak olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Ben bu sınava sistemin bir parçası olarak girdim. Öğrencilerimin yaşadığı kaygıyı, baskıyı, çaresizliği bizzat yaşamak istedim. Çünkü yıllardır süregelen yapboz gibi bir eğitim sistemi var. Her yıl değişen kurallar, sınav biçimleri çocuklarımızın geleceğini belirsizliğe sürüklüyor. Bu sınav benim için bir test değil, bir duruş.”
Başvurulardaki düşüş düşündürüyor
Aydoğan, son yıllarda üniversite sınavına başvuran öğrenci sayısındaki düşüşe de dikkat çekti. 2023’te 3 milyon 527 bin 443 öğrencinin sınava başvurduğunu hatırlatan Aydoğan, bu sayının 2024’te 3 milyon 120 bine ve 2025’te ise 2 milyon 540 bine kadar düştüğünü söyledi. Her 5 öğrenciden biri artık sınava girmiyor. Gençler umutlarını kaybetmiş durumda. Bu sadece bir sınav değil, aynı zamanda bir hayal kırıklığı”
“Herkesi üniversiteye zorlamak doğru değil”
Aydoğan, eğitim sisteminin herkesi üniversiteye yönlendirmesinin uzun vadede büyük sorunlara yol açtığını belirtti:
“Ortaokuldan itibaren akademik başarıya göre yönlendirme yapılmalı. Her öğrenciyi Anadolu ya da İmam Hatip liselerine göndermek, onları dört yıl boyunca zaman kaybına uğratıyor. Oysa mesleki eğitime yönlendirilerek erken yaşta hayata hazırlanmaları sağlanabilir.”

“Adaletli ve başarı temelli bir sistem kurulabilir”
Sınavsız yerleştirme modelinin de konuşulması gerektiğini söyleyen Aydoğan, şu önerileri sundu: “Okul başarı puanı, sosyal gelişim, disiplin ve beceri temelli çok yönlü bir sistem kurulabilir. Bu zor ama imkânsız değil. Bu çocuklar bizim geleceğimiz. Onlara yük değil, yön gösteren bir sistem kurmalıyız. Bu sınava yalnızca bir eğitimci olarak değil, bir baba, bir yurttaş ve bir sorumluluk sahibi olarak girdim. Gençlerin yaşadığı sıkışmışlığı içerden görmek, eğitim sisteminin sorunlarını bizzat hissetmek için kalem tuttum "dedi .






