Ekonomi Haber - Finansal piyasalarda yılın ilk çeyreğinde, ikinci kez başkan seçilen ABD Başkanı Donald Trump'ın uygulayacağı politikaların ekonomiye olası etkilerine yönelik kaygılar, ABD Merkez Bankasının (Fed) enflasyonla mücadele kapsamında izlediği "şahin" politikaların ne zaman sonlanacağına ilişkin belirsizlik ve makroekonomik verilerden alınan karışık sinyallerle dalgalı bir seyir öne çıktı.Dünya genelinde ABD'nin korumacı ticaret tutumunun etkilerine yönelik belirsizliklerin yanı sıra enflasyon ve resesyon ikilemi de ekonomilerin ana gündem maddeleri arasında yer aldı.

ABD Başkanı Trump'ın tarifeler üzerinden başlattığı ticari gerilimlerin küresel alana yayılarak ekonomiyi sekteye uğratabileceğine yönelik endişeler ve dünya genelindeki jeopolitik riskler piyasalarda risk iştahını törpülerken, yatırımcıların altın başta olmak üzere güvenli varlıklara yönelik talebini destekledi.

Dünya genelinde merkez bankalarının enflasyonla mücadeleye devam ettiği yılın ilk çeyreğinde, Fed, para politikasındaki "şahin" duruşunu sürdürdü.

Söz konusu dönemde Fed'in faiz indirimi yapacağına dair beklentiler sınırlı seyrini korurken, ABD'nin ticari ortaklarıyla sorun yaşayabileceğine yönelik kaygılarla altının onsu rekor seviyelere ulaştı. Altının onsu çeyreğin son günü olan 31 Mart'ta 3 bin 128 dolara çıkarak rekor kırdı.

Avro Bölgesi'nde ise makroekonomik verilerde ekonomik aktiviteye dair yavaşlama sinyalleri aranırken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Haziran 2024 itibarıyla başlattığı gevşeme döngüsünü yılın ilk çeyreğinde de sürdürdü. Banka, çeyrek genelinde üç temel faizini toplam 50 baz puan indirerek, mevduat faiz oranını yüzde 2,50'ye, refinansman faizi ve marjinal borçlanma faizini de sırasıyla yüzde 2,65 ve yüzde 2,90'a çekti.

Aynı dönemde İsviçre Merkez Bankası (SNB) da politika faizini, ekonomiye destek için beklentiler dahilinde 25 baz puan düşürerek yüzde 0,25'e çekti.

Asya tarafında ise ABD ile Çin arasındaki tarife gelişmeleri gündemin odağına oturdu. ABD ile yaşanan tarife gerilimi küresel ticaretin seyrinde belirleyici olurken, para politikalarına yönelik gelişmeler de yatırımcılar tarafından yakından takip edildi.

Bölgede Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz kararları öne çıktı. Banka, ocak ayındaki toplantısında politika faizini yüzde 0,50 seviyesine yükseltirken, marttaki toplantısında ise değişikliğe gitmedi.

Emtia fiyatları 2024 yılı sonuna doğru dalgalı bir seyir izlerken, jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörler petrol fiyatlarında oynaklığın sürmesine neden oldu. Söz konusu gelişmelerle, geçen yılın sonunda 74,7 dolar olan Brent petrolün varil fiyatı, bu yılın ilk çeyreğinde 68,6 dolara kadar inerek Aralık 2021'den beri en düşük seviyesini gördü.

Brent petrolün varil fiyatı, 2025'in ilk çeyreğini, önceki yılın kapanış seviyesine göre yüzde 0,2 azalışla 74,5 dolardan tamamladı.

2024 yılını 2 bin 623 dolardan tamamlayan altının ons fiyatı ise 2025'in ilk çeyreğinde yüzde 19 artışla 3 bin 123 dolara kadar çıkarak rekor kırdı. Aynı dönemde ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yaklaşık 35 baz puan düşerek yüzde 4,23'e inerken, yılın başında 108,5 seviyesinde bulunan dolar endeksi de ilk çeyrek sonunda yüzde 3,95 azalışla 104,2 seviyesine çekildi.

Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi ilk çeyrekte 245,1 baz puana indi

Yurt içinde finansal piyasalarda karışık bir seyir izlenirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) para politikası adımları, Kur Korumalı Mevduattan (KKM) çıkış süreci, rezerv gelişmeleri ve enflasyon görünümü yakından izlendi.

TCMB, 2025'in ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan düşürerek yüzde 45'e çekti. Banka, mart ayındaki toplantısında ise politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 42,5'e düşürdü.

İlk çeyrekte izlenen ekonomi politikaları sonucunda Türkiye'nin yurt dışı borçlanma ihalelerine yönelik artan ilgi, borçlanma faizlerinin düşmesini sağladı. Bu durum, uygulanan ekonomi programına güveni artırdı ve yatırımcı ilgisinin oluşmasına katkı sağladı. Bununla birlikte Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 245,1 baz puana kadar geriledi.

Bu dönemde Kur Korumalı Türk lirası Mevduat ve Katılma Hesapları (KKM) 779 milyar 4 milyon liraya düştü.

Bu gelişmelerle Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, yılın ilk çeyreğinde 8.872,75 ile 10.902,61 puan arasında dalgalı bir seyir izlerken, 2025'in ilk çeyreğini yüzde 1,74 düşüşle 9.659,74 puandan tamamladı.

Finansal piyasalarda yılın ikinci çeyreğinde ABD Başkanı Donald Trump'ın devreye aldığı ilave gümrük vergileri ve diğer ülkelerden gelen misillemelerle oluşan tarife restleşmeleri, küresel piyasalarda risk algısının yüksek kalmasına neden oldu.

Yılın ikinci çeyreğinde dünya genelinde enflasyon-resesyon ikilemi sürerken, ABD yönetiminin korumacı politikalar kapsamında açıkladığı karşılıklılık esaslı tarifelerin küresel ekonomiyi ne ölçüde etkileyeceğine yönelik endişeler fiyatlamaları zorlaştırdı.

ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da ABD'nin ticaret ortaklarına yönelik belirlenen gümrük tarifelerini duyurdu. ABD'nin ticaret partnerlerine uyguladığı bu tarifeler, küresel ticaret iklimini bozabileceğine yönelik endişeleri artırırken, özellikle Çin ile karşılıklı sorunların derinleşebileceği yönündeki korkuları da körükledi.

Öte yandan, ikinci çeyrekte Trump yönetiminin açıkladığı genel tarifelerin yanı sıra endüstriyel üretimde kritik öneme sahip olan çelik ve alüminyum gibi emtialara yönelik korumacı tutumun küresel büyümeyi baskılayabileceğine dair soru işaretleri belirgin hale geldi.

Ayrıca, bu süreçte merkez bankalarının para politikaları, makroekonomik veriler ve jeopolitik gelişmeler fiyatlamalarda belirleyici oldu.

Bu doğrultuda ticaret politikalarındaki belirsizliklerin devam etmesi, jeopolitik riskler ve sıkılaşma–gevşeme ikilemi yaşayan para politikalarıyla birlikte küresel piyasalarda temkinli duruşun korunmasına neden oldu.

Yılın ikinci çeyreğinde tarifelerin ABD'de enflasyonist baskıları artıracağı yönünde değerlendirmeler öne çıkarken, fiyat artışlarının ABD Merkez Bankasının (Fed), politika alanını daraltabileceği öngörüldü. Bu dönemde ABD'de enflasyon hız kaybetmesine rağmen Fed'in yüzde 2'lik hedefinin üzerinde kaldı.

ABD'de enflasyonun kısmen kontrol altına alınmasıyla gözler piyasalarda Fed'in "şahin" duruşunu ne zaman değiştireceğine çevrildi. Ancak ikinci çeyrekte Fed, politika faizini beklentiler dahilinde yüzde 4,25-4,50 aralığında sabit tuttu.

ABD'nin tarife adımı henüz enflasyonla mücadelesini sonlandırmayan Avrupa'da ekonomiye dair endişeleri artırmasına rağmen, Avrupa Merkez Bankası (ECB) gevşeme adımlarını sürdürdü. Bu çeyrekte ECB, üç temel politika faizini toplamda 50 baz puan düşürdü.

Asya tarafında, özellikle Çin, ABD'nin tarife adımlarının doğrudan etkilerini en fazla hisseden ülke oldu. Karşılıklı tarife artışları, ticaret hacmi ve sanayi üretimi üzerinde baskı oluştururken, deflasyonist eğilimler bölgedeki kırılganlığı artırdı.

Japonya'da ise ücret artışları ve enflasyon dinamikleri BoJ'un para politikasına yönelik beklentileri canlı tutarken, küresel risk algısındaki bozulma bölge piyasalarında dalgalanmayı beraberinde getirdi.

Emtia tarafında, geçen yılın sonunda 74,7 dolar olan Brent petrolün varil fiyatı, bu yılın ikinci çeyreğinde 58,2 dolara kadar indi. Brent petrolün varil fiyatı, 2025'in ikinci çeyreğini, önceki yılın kapanış seviyesine göre yüzde 13,7 düşüşle 64,5 dolardan tamamladı.

Altının ons fiyatı ise 2025'in ikinci çeyreğinde yükseliş eğilimini sürdürdü. Aynı dönemde ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi yatay seyretti. Yılın başında 108,5 seviyesinde bulunan dolar endeksi de ikinci çeyrek sonunda yüzde 10,9 azalışla 96,7 seviyesine geriledi.

Yurt içinde dezenflasyon süreci desteklendi

Küresel ticaret gerilimlerinin ve artan belirsizliklerin yanı sıra yurt içi para politikası adımları ve makroekonomik göstergeler fiyatlamaların yönünü belirledi.

Bu dönemde para politikaları yoluyla dezenflasyon süreci desteklenirken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 46'ya çıkardı.

Borsa İstanbul'da ikinci çeyrekte yükseliş eğilimi gösteren BIST 100 Endeksi en yüksek 9.949,51 puanı görürken, çeyreği 9.948,51 puanda kapattı. Dolar/TL de çeyreklik bazda yüzde 4,91 yükseliş kaydederek 39,8120 seviyesine çıktı.

Finansal piyasalarda, ABD Merkez Bankasının (Fed) Aralık 2024'ten bu yana ilk faiz indirimine gitmesi, ABD'de açıklanan makroekonomik verilerin ülke ekonomisinin gücünü koruduğuna işaret etmesi ve şirket bilançolarının iyi gelmesiyle yılın üçüncü çeyreğinde pozitif bir seyir öne çıkarken, ABD yönetiminin uyguladığı korumacı politikaların etkileri de takip edildi.

Yılın üçüncü çeyreğinde Fed'in eylül ayındaki faiz indirimi kararından önce bankanın faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin güçlenmesinin pozitif etkileri görüldü.

ABD’de beklentilerin altında kalan istihdam verilerinin ardından ülke ekonomisinin güç kaybedeceğine yönelik oluşan endişelerle Fed’in faiz indirimi ihtimalinin kuvvetlenmesi yılın üçüncü çeyreğinde küresel piyasalarda risk iştahının artmasını sağladı. ABD bankacılık sektöründeki olumlu tablo tüketici harcamalarının ve ticari faaliyetlerin canlılığını koruduğunu gösterirken, özellikle yatırım bankacılığı ve varlık yönetimi birimlerinden elde edilen gelirlerdeki artış finansal piyasaların güçlü seyrettiğine işaret etti.

Bu gelişmelerle Fed, eylül ayında politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4-4,25 aralığına çekti ve böylece Aralık 2024'ten bu yana ilk faiz indirimine gitti. Ekonomik projeksiyonlarını da açıklayan Fed, federal fon oranına ilişkin tahminini bu yıl sonu için yüzde 3,6'ya çekerken, bu tahmin 2025'te başka faiz indirimlerinin yapılabileceğinin sinyalini verdi. Fed Başkanı Jerome Powell toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, istihdama yönelik aşağı yönlü risklerin artmasıyla birlikte risk dengesinin değiştiğini, bu doğrultuda daha nötr bir politika duruşuna doğru bir adım atmanın uygun olduğuna karar verdiklerini belirtti.

Yılın üçüncü çeyreğinde küresel piyasalardaki pozitif seyre karşın ABD yönetiminin uyguladığı korumacı politikaların ekonomi ve ticaret üzerindeki olası etkilerine yönelik endişeler de yatırımcıların kararları üzerinde etkili oldu.

ABD Başkanı Trump'ın sık değişen politikaları yatırımcıların karar alma süreçlerini zorlaştırdı.

Tırmanan ticari gerilimlere karşın Trump'ın bazı önde gelen ticari partnerleriyle kaydettiği olumlu gelişmeler ise küresel piyasalarda risk iştahını artırdı. Bu kapsamda ABD Başkanı Donald Trump, Japonya ile ticaret anlaşmasını tamamladıklarını belirterek, bu ülkenin ABD'ye yüzde 15 gümrük vergisi ödeyeceğini bildirdi. Trump, eylül ayında ABD-Japonya Ticaret Anlaşması'nı resmi olarak yürürlüğe koyan kararnameyi imzaladı.

Diğer taraftan Trump'ın Çin mallarına yönelik yükseltilen gümrük vergilerinin 90 gün daha ertelenmesini öngören kararnameyi imzalaması ticaret gerginliklerinin hafiflemesine sebep oldu.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında eylül ayında gerçekleşen görüşme de olumlu geçti.

Fed'in bağımsızlığına yönelik endişeler de küresel piyasalarda önde gelen maddeler arasındaydı. ABD basınında Trump'ın Temsilciler Meclisi'nden bazı Cumhuriyetçilere Fed Başkanı Jerome Powell'ı görevden alacağını söylediği yönünde haberler yer alırken, Trump ise Powell'ı kovmayı planlamadığını bildirdi. Öte yandan Trump, Stephen Miran'ı Fed Yönetim Kurulu üyeliğine atadı.

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginliğin devam etmesinden kaynaklı jeopolitik riskler de piyasalardaki önemli gündem maddeleri arasında yer aldı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Alaska'nın Anchorage kentindeki Elmendorf–Richardson Üssü'ndeki ağustos ayında gerçekleştirdiği görüşme jeopolitik endişelerin bir nebze de olsa hafiflemesini sağladı.

Avrupa tarafında ECB'nin faiz indirim döngüsünün sona ermiş olabileceği öngörüleri güçlendi

Avrupa tarafında Avrupa Merkez Bankası (ECB), bu çeyrekte faizlerde değişikliğe gitmezken, bu durum ECB'nin faiz indirim döngüsünün sona ermiş olabileceği öngörülerini güçlendirdi. ECB Başkanı Christine Lagarde, Avro Bölgesi ekonomisinde büyümeye yönelik aşağı yönlü risklerin hafiflediğini belirtti.

Bu arada Fransa'da Başbakan François Bayrou'nun azınlık hükümeti, 1958'den bu yana kendi inisiyatifiyle gittiği güven oylamasında düşen ilk hükümet oldu.

Asya tarafında da ABD ile Asya ülkeleri arasındaki ticari gerginlikler ön plana çıkmasına karşın taraflar arasında gerginliklerin azalabileceğine dair açıklamaların gelmesi bölge borsalarında risk iştahını olumlu etkiledi.

Resmi ilan fiyat tarifesi belli oldu
Resmi ilan fiyat tarifesi belli oldu
İçeriği Görüntüle

BoJ, bu dönemde gecelik faiz oranını yüzde 0,5'te sabit tutarken, karar oy birliğiyle alındı. Banka, Japonya ekonomisinin bazı zayıflıklar görülse de ılımlı bir şekilde toparlandığını belirtti.

Dolar endeksi eylül ayında 96,2 seviyesine kadar gerileyerek Şubat 2022'den bu yana en düşük seviyeyi test etti. Endekste görülen bu düşüşte, Trump'ın, Fed Başkanı Jerome Powell'ı görevden alacağına dair haberler, Fed'in ABD ekonomisindeki büyüme risklerine karşı faiz indirimine gideceğine dair öngörüler ve Çin ile tırmanan gerilimin ekonomik belirsizlikleri artırması etkili oldu.

Merkez Bankası, faiz indirimlerine başladı

Yurt içinde de yılın üçüncü çeyreği Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz indirimlerine başladığı bir dönem oldu.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), temmuz ayında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 300 baz puan düşürerek yüzde 43'e çekti. Kurul ayrıca Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 49'dan yüzde 46'ya, gecelik vadede borçlanma faiz oranını da yüzde 44,5'ten yüzde 41,5'e indirdi.

Kurul, eylül ayında da politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan düşürerek yüzde 40,5'e çekti. Ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranı yüzde 46'dan 43,5'e, gecelik vadede borçlanma faiz oranı ise yüzde 41,52'den 39'a indirildi.

Öte yandan uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin kredi notunu "B1"den "Ba3"e yükseltirken, not görünümünü "durağan"a çevirdi. Fitch Ratings de Türkiye'nin kredi notunu "BB-", kredi notu görünümünü ise "durağan" olarak teyit etti.

Öte yandan TCMB, 23 Ağustos'tan itibaren gerçek kişiler için Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında yenileme ve açılış işlemleri yapılmayacağını duyurdu. TCMB, 23 Ağustos’tan itibaren gerçek kişiler için KKM hesaplarında yenileme ve açılış işlemlerinin (YUVAM hesapları hariç) yapılmayacağını bildirdi. Tüzel kişiler için bu adım daha önce şubat ayında atılmıştı.

Yurt içinde yürütülen dezenflasyon sürecinin olumlu şekilde ilerlemesinin yanı sıra Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona ereceğine dair iyimserlikler ve Orta Doğu'daki tansiyonun yatışmasıyla jeopolitik risklerin azalması bu dönemde BIST 100 endeksindeki yükselişi destekledi. 11.605,30 puanla rekor kıran BIST 100 endeksi yılın üçüncü çeyreğini yüzde 10,7 artışla 11.012,12 puandan tamamladı. Dolar/TL de yılın üçüncü çeyreğini yüzde 4,5 artışla 41,5851'den tamamladı.

Finansal piyasalarda yılın son çeyreğinde ABD'de federal hükümetin bütçe yetersizliği nedeniyle kapanması, teknoloji ve yapay zeka şirketlerine ilişkin yüksek değerleme endişeleri, jeopolitik riskler ve Fed yetkililerinin faiz indirimi konusunda ayrışan mesajlarıyla dalgalı bir seyir öne çıktı.

ABD'de Demokratların ve Cumhuriyetçilerin federal hükümete finansman sağlayacak bütçe üzerinde anlaşmaya varamaması ve hükümetin 43 günle tarihinin en uzun kapanma süresini yaşaması, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz indirimlerine karşın Bankanın politikalarına ilişkin devam eden belirsizlikler, küresel piyasalarda risk algısını artırdı.

ABD'li teknoloji şirketlerine ilişkin "yüksek değerleme" endişeleri, ABD ile Çin arasındaki ticari ilişkilerde gerilimin devam etmesi ve özellikle Rusya-Ukrayna kaynaklı jeopolitik riskler de küresel piyasalarda risk iştahının törpülenmesine neden oldu.

Öte yandan, ABD ve Venezuela arasındaki gerilimin de etkileri takip edildi.

Fed'in faiz indirimleri devam etti

Fed, yılın son çeyreğinde politika faizini toplamda 50 baz puan düşürerek yüzde 3,50-3,75 aralığına indirdi. Banka böylece yıl genelinde toplamda 75 baz puanlık indirim yaptı.

Yılın son toplantısında ekonomiye yönelik tahminlerini de açıklayan Fed, federal fon oranına ilişkin tahminini bu yıl sonu için eylülde öngördüğü yüzde 3,6'da sabit bıraktı.

Banka, federal fon oranına ilişkin 2026 tahminini yüzde 3,4'te, 2027 ve 2028 tahminini ise yüzde 3,1'de tuttu. Uzun dönem ortalama faiz beklentisi de yüzde 3'te kaldı.

Söz konusu tahminler, Fed'in 2026'da 1 faiz indirimi öngördüğünün sinyalini verdi. 1 faiz indirim beklentilerine karşın para piyasalarındaki fiyatlamalarda Bankanın gelecek yıl 2 faiz indirimine gitmesi bekleniyor.

Öte yandan, ABD'de yeni dönem Fed başkanlığı için aday isimler yüksek sesle dillendirilmeye başlarken, Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett güçlü adaylar arasında anıldı.

Fed'in faiz indirimlerine devam edeceği beklentisi, merkez bankalarının alımları ile jeopolitik ve siyasi riskler, altın fiyatlarını desteklerken, altının ons fiyatı 4 bin 381,55 dolarla tarihi zirveyi gördü.

Gümüşün onsu da Fed'in faiz indirimlerinden gelen destek ve endüstriyel taleple 66,5 dolarla rekor seviyeyi gördü.

ECB faizleri sabit tutmaya devam etti

Avrupa tarafına bakıldığında da Avrupa Merkez Bankası (ECB), refinansman faizini yüzde 2,15, mevduat faizini yüzde 2 ve marjinal fonlama faizini yüzde 2,40'ta sabit bıraktı.

ECB Başkanı Christine Lagarde, Avro Bölgesi ekonomisinin dirençli kaldığını belirterek, "Enflasyon görünümü, halen dalgalı olan uluslararası ortam nedeniyle olağanın üzerinde belirsizliğini korumaktadır." dedi.

İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faizini beklentiler doğrultusunda 25 baz puan düşürerek yüzde 3,75'e çekti. BoE Başkanı Andrew Bailey, "Faizin kademeli olarak düşüş eğiliminde olduğunu düşünüyoruz. Ancak her faiz indirimiyle, ne kadar daha düşüreceğimiz konusu daha da belirsiz hale geliyor." dedi.

Asya tarafında yılın son çeyreğinde ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in bir araya gelmesi, Japonya'da yeni başbakan Takaiçi Sanae'nin göreve başlaması ve Çin'deki emlak sektörüne ilişkin endişeler öne çıktı.

Başbakan Takaichi'nin göreve geldikten sonra 21,3 trilyon yen tutarındaki ekonomik teşvik paketini duyurmasıyla genişleyici mali politika uygulama kararı alması, ülkede enflasyonist baskıları artıracağından endişe edilmesine yol açarken, Japonya Merkez Bankasının (BoJ) da parasal sıkılaşmaya gitmesine neden oldu.

BoJ, politika faiz oranını beklentiler dahilinde 25 baz puan artırarak yüzde 0,75'e çıkarırken, bu oran 30 yılın en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti.

Çin'in önde gelen emlak ve inşaat şirketlerinden China Vanke'nin 2 milyar yuan (282,6 milyon dolar) değerindeki tahvilin geri ödemesini ertelemek için onay istemesi, konut piyasasında endişelere yol açtı.

Bu gelişmelerin yanı sıra Japonya ve Çin arasındaki siyasi gerilim de piyasaların odağında yer aldı.

Japonya Başbakanı Takaiçi Sanae, 7 Kasım'da Japon parlamentosu Diet'te düzenlenen oturumda Tayvan Boğazı'na yönelik bir askeri müdahalenin Japonya için "varlığını tehdit eden durum" olarak görüleceğini ifade etmişti.

Pekin yönetimi, Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi konuyla ilgili Çin Dışişleri Bakanlığına çağırarak protesto notası vermişti.

BoJ'a ilişkin artan sıkılaşma tahminlerinin küresel tahvil piyasasını etkilemesiyle Japonya'nın yanı sıra ABD ve Avrupa'daki tahvil getirileri yukarı yönlü ivmelendi. Tahvil faizlerindeki yükselişler pay piyasalarında fiyatlamaları zorlaştırdı.

TCMB toplam rezervleri rekor seviyeye ulaştı

Yurt içinde Hükümetin kararlılıkla uyguladığı ekonomik programın olumlu yansımaları ülkenin makroekonomik verilerine de yansıdı. Ülke ekonomisi 21 çeyrektir kesintisiz büyürken, uygulanan ekonomi programı dezenflasyon sürecini de desteklemeyi sürdürdü. Bu kapsamda atılan adımların meyveleri toplanmaya devam edilirken, makroekonomik göstergeler güçlü iyileşme eğilimine işaret etti.

Bu durum yurt içi piyasalara da pozitif yansıdı. Bu dönemdeki gelişmelere bakıldığında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), ekimde politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 100 baz puan düşürerek yüzde 39,5'e çekti.

Öte yandan, Banka aralık ayı toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 150 baz puan düşürerek yüzde 38'e çekti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, 17 Ekim haftasında 198 milyar 442 milyon dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.

7 Kasım'da düzenlenen yılın son Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında konuşan TCMB Başkanı Fatih Karahan, "2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 31 ile yüzde 33 aralığında olacağını tahmin ediyoruz. 2026 sonu için ise tahminlerimiz enflasyonun yüzde 13 ile yüzde 19 aralığına gerileyeceğine işaret ediyor." dedi.

Karahan, 2025, 2026 ve 2027 yılları için enflasyon ara hedeflerinin ise sırasıyla yüzde 24, yüzde 16 ve yüzde 9 seviyesinde korunduğunu bildirdi.

Öte yandan, Türkiye'nin cari işlemler hesabı, ekimde 457 milyon dolar fazla vererek art arda dördüncü ayda da pozitif seyrini sürdürdü.

Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), 205 baz puana inerek Mayıs 2018'den bu yana en düşük seviyeye geriledi.

Türkiye'de kasımda Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki (TÜFE) artış aylık bazda yüzde 0,87 ile son 30 ayın, yıllık bazda da yüzde 31,07 ile son 4 yılın en düşük seviyesine geriledi.

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, yılın son çeyreğini yüzde 3,2 artışla 11.360,00 puandan tamamlarken, aynı dönemde, dolar/TL de yüzde 3 artarak 42,8490 seviyesine çıktı.

Kaynak: AA