Denizli Haber - Çocuk, Ergen ve Aile Danışmanı Burcu Vayvada, okula uyum sürecinin yalnızca akademik performansla değil, çocuğun duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasıyla da yakından ilişkili olduğunu vurgulayarak, “Okulların açıldığı bu dönem, yalnızca çocuklar için değil, aileler için de önemli bir uyum sürecini beraberinde getiriyor. Yaz tatili boyunca serbest zamanın bol olması, uyku ve yemek düzeninin esnemesi, ekran kullanımının artması çocukların günlük rutinlerinde değişimlere yol açtı. Şimdi hem okul ritmine hem de sosyal hayata yeniden uyum sağlamak gerekiyor. Çocukların okula adaptasyonu sadece akademik başarıyla ilgili değildir. Asıl mesele, çocuğun duygusal güven duygusu ve aidiyet hissi kazanmasıdır. Kendini güvende hisseden, sevildiğini ve desteklendiğini bilen çocuk; yeni düzene, arkadaş ilişkilerine ve ders temposuna çok daha kolay uyum sağlar” dedi.
“Ekran kullanımı çocukların adaptasyonunu zorlaştıran en önemli faktörlerden biri haline gelebiliyor”
Kontrolsüz ekran kullanımının okul sürecinde olumsuz etkilerinin görülebileceğini belirten Vayvada, “Ekran, günümüz dünyasında kaçınılmaz bir gerçek. Ancak kontrolsüz ekran kullanımı çocuklarda dikkat dağınıklığı, derslere karşı ilgisizlik, uyku sorunları ve sosyal becerilerde zayıflama gibi ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Özellikle okul dönemi başladığında, ekran kullanımı çocukların adaptasyonunu zorlaştıran en önemli faktörlerden biri haline gelebiliyor. Çünkü çocuk, ekrandan aldığı hızlı ve sürekli uyarıcıyı okulda bulamıyor. Bu da derse odaklanmayı zorlaştırabiliyor” ifadelerini kullandı.
“Çocuklar söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı örnek alır”
Ekran süresini azaltmak için ailelere önerilerde bulunan Vayvada sözlerini şöyle sürdürdü: “Tek taraflı yasaklar çocukta direnç yaratır. Bunun yerine birlikte günlük ekran süresi belirlenmeli ve buna hep birlikte uyulmalıdır. Çocuğun elinden ekranı aldığınızda boşluk oluşur. O boşluğu oyun, spor, sanat, müzik ya da aile etkinlikleriyle doldurmazsanız, ekran yine en cazip seçenek haline gelir. Çocuklar söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı örnek alır. Ekranı bırakıp kitabınızı okuduğunuzda ya da sohbet ettiğinizde, çocuğunuz için doğal bir örnek oluşturulur. Ekran süresini bir anda kısıtlamak yerine adım adım azaltılmalıdır. Bu şekilde çocuk hem daha az direnç gösterebilir hem de sağlıklı alışkanlıklar geliştirmeye başlayabilir. “Ödevini yaparsan tablet var” demek, ekranı daha cazip hale getirebilir. Onun yerine ekrana ayrılan süreyi günlük yaşamın doğal bir parçası haline getirilmelidir.
Çocukların ekranla kurdukları ilişki, aslında aile içi iletişimin kalitesiyle doğrudan bağlantılıdır. Bir evde sohbet, oyun, paylaşım ve güven ortamı varsa ekran ikinci planda kalır. Ama aile içi iletişim zayıfladığında ekran, çocuğun kendini ifade ettiği bir kaçış alanına dönüşür. Bu yüzden ekran süresini azaltmanın en güçlü yolu, aile bağlarını güçlendirmektir. Unutmayalım ki çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde büyümesi yalnızca okul başarısıyla ölçülmez. Onların sosyal ilişkilerde var olmaları, aile içinde değer gördüklerini hissetmeleri ve ekran dışında da hayatın tadını çıkarabilmeleri en az dersler kadar önemlidir."
“Çocuğunuzun başarısını yalnızca notlarla değil, çabası ve katılımıyla da destekleyin”
Çocuğun okula adaptasyonunu kolaylaştırmak için rutinlerin önemine dikkat çeken Vayvada, “Tatilde esneyen uyku ve yemek düzeni, okul zamanı yeniden düzene girmeli. Çocuklar, tahmin edilebilir bir program içinde kendilerini daha güvende hissederler. “Okula gitmek istemiyorum” ya da “arkadaşım olmadı” gibi şikâyetleri küçümsenmemelidir. Çocuğun duygularını anlamaya çalışılmalı, gerekirse kendi çocukluk anılarınızdan bahsederek empati kurulmalıdır. Çocuğunuzun davranışları ve uyumu hakkında öğretmeninden düzenli bilgi almak, süreci daha sağlıklı yönetmenizi sağlayacaktır. Çocuğunuzun başarısı yalnızca notlarla değil, çabası ve katılımıyla da desteklenmelidir. “Sen yapabilirsin, ben sana inanıyorum” gibi cümleler güven duygusunu pekiştirir. Ebeveyn olarak bizlerin görevi; yasaklarla değil, bilinçli rehberlikle, sabırla ve sevgiyle çocuklarımıza yol göstermektir. Çünkü çocuklarımızın ihtiyacı olan şey ekran değil; ilgi, güven, oyun ve sevgi dolu bir bağdır.” şeklinde konuştu.