2025 yılının ilk çeyreğinin ortasında, ekonomik seyrinin ne yönde olabileceğine dair tahmin ve analizlere kitabın ortasından okuma yaparak başlayalım.

Geçtiğimiz günlerde, dünyanın en büyük tahmin-analiz şirketi olan ElliottWaveInternational’ın 2025 yılına dair öngörüsü dizlerimizi titretecek cinsten bir tablo ortaya koydu. 1979 yılından bu yana aylık “TheElliottWaveTheorist” bültenini yayımlayan şirket, genellikle piyasa analiz-tahmin şirketleri arasında başarılı sayılan büyük bir kuruluş. ElliottWave, yaptığı çalışmalar neticesinde 2025 yılının1929 Büyük Buhranı ile benzer olabileceğine işaret ediyor. Böyle bir kırılmanın yaşanması ciddi sonuçlar doğurabilecek nitelikte ve herkes bir şekilde benzer şeyleri hissetse de bunu dillendirmekten kaçınıyor. Zira, 1929 Büyük Buhranı ile benzer bir durumun yaşanması için çok büyük ve ciddi bir şeylerin olması gerekiyor.

Piyasa aktörleri ve iş dünyası 2025 yılı için çok optimist görüşler ortaya koymasa da bazı iyimser bakış açıları da yok değil. Ayrıca 2025 yılının ekonomik açıdan kaygan bir zeminde ilerleyeceği, zeminin kayganlığına bağlı hafif hasarlar alınabileceği hususunda da hemfikirler.2025 sonrası 2026 ve 2027 yılları için ise bahar havasından bahsediliyor. Umudumuz bu yönde.

“Kulislerde Trump sonrası Avrupa merkezli bir çöküş senaryoları dillendiriliyor”

Ortaya bir felaket senaryosu koymak kimsenin faydasına değil. Yine de temkin ve tedbirin güvene mâni olmadığını unutmamak gerekir. Özellikle 2024 yılının ilk iki çeyreğinden sonra 2025 yılına dair bazı puslu öngörüler ortaya konuldu. O zamanlarda bu puslu havanın içinde kaybolmamak ve teğet geçmesine adına dileklerde bulundu. Ama şunu da unutmamak gerekiyor. Son dört ayda Türkiye’de ve tabii ki özellikle Avrupa’da yaşanan layoff'ları mevcut durumun bir sonucu olarak değil, büyük bir fırtınaya hazırlanmak olarak görmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Küresel şirketler fabrika kapatarak, bazı ülkelerde operasyon sonlandırarak, büyük layoff'lar yaparak, kötü bilançolar açıklayarak, konkordato ilan ederek güne göre hareket etmiyorlar da, bütün olumsuzlukları bahane ederek büyük bir kriz öncesi ağırlık atıyorlarmış gibi bir durum söz konusu. Çoğu analistler, Avrupa merkezli bir çöküşü destekleyen tahminlerde bulunurken, ABD ve Çin’i bu analizden ayrı tutuyor. Dolayısıyla Avrupa merkezli bir sarsıntı yakın çevresinde dehissedilecek derecede olacaktır.

“Avrupa ekonomisinin Trump ile imtihanı başlıyor. Çin gittikçe büyüyor”

ABD’nin yeniden yükselişe geçtiği, Çin’in daha da büyüdüğü bu süreçte, ihalenin Avrupa’ya kalması kuvvetle muhtemel gibi duruyor. Özellikle ABD’de Donald Trump’ın yeniden Başkan seçilmesi ve sonrasında attığı/atacağı adımlar yukarıdaki tahminleri destekler nitelikte duruyor. Ayrıca ABD’nin önde gelen yatırım bankaları, gümrük vergilerinin yeni bir ticari belirsizlik dalgası oluşturabileceğini ve Avrupa'nın 2025 büyümesini rayından çıkarabileceği yorumlarını yapıyor. Ve son olarak analistler, “piyasalar belirsiz bir 2025 yılına hazırlıklı olmalı” ikazında bulunuyor.Trump’ın dünya ekonomisi ve ticaretine yönelik sert hamleleri bir tsunami etkisi oluşturabilir. Ancak bu dalgalar kıyıya vurup hasara yol açar mı, onu da zaman gösterecek.

“ABD; Atlantik ötesine çekilirse, Avrupa’nın geleceğinden fazlasını riske atacaktır”

Bu arada, Johns Hopkins Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hal Brands, ForeignPolicy dergisinin 2024 yaz sayısında kaleme aldığı analiz yazısında, “Avrupa, son on yıllarda gelişen liberal düzenin bir parçası olmaktan faydalandıysa, bu liberal düzen de çekirdeğinde barışçıl, giderek genişleyen bir AB’ye sahip olmaktan faydalandı. Avrupa yeniden karanlık ve vahşi hale gelirse, bir kez daha çatışmalarını dünyaya ihraç edebilir. Amerika Birleşik Devletleri Atlantik ötesine çekildiğinde, sadece Avrupa’nın geleceğini değil, çok daha fazlasını riske atmış olacaktır” ifadelerini de buraya not düşmek gerekiyor.

“2025 yılı kaygan bir zeminde geçecek. Ama 2026 ve sonrası…”

İş dünyasını yakından takip edip çapraz okumalar yapan çoğu uzman da her bir TL ve dövizi elde nakit tutmanın önemine işaret ediyor. Bu durum tabii ki bir felaket senaryosu gerçekleşirse tedbirli yakalanmak adına yapılan bir tavsiye. 2025 yılında kimsenin kimseye tek kuruş ödemediği veya ödeyemediği bir zaman yaşanırsa, bu kozun elde bulunması büyük önem arz edecektir. İnşallah böylesi büyük şeyler vuku bulmaz. 2025 yılı, global ekonomi için sıkıntıların yaşanacağı bir yıl olsa da, aynı zamanda köklü değişim ve büyüme fırsatlarını da beraberinde getiriyor. Krizlerin her zaman fırsata çevrilebilecek esnekliğe sahip olduğunu unutmamak gerekiyor.

Elbette yine enseyi karartmayacağız. Çalışacağız, çabalayacağız ve üretip geliştireceğiz. Geleceğin dünyasında iş çevikliğini ve zayıf kaslarımızı güçlendireceğiz. Umarız, kaygan bir zeminde geçmesi beklenen 2025 yılını ufak tefek sıyrıklarla atlatır, 2026 ve sonrasına daha güzel beklentilerle yelken açarız.