Covid-19 pandemisini, 17 Kasım 2019 tarihinde Çin'in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan'da ortaya çıkan virüs salgını olarak Türkiye'de televizyonlardan takip ettik nereden bilebilirdik bu virüsün insanları 2 sene boyunca eve kapatacağını sevdiklerimize mesafe koymak zorunda kalacağımızı ve yakınlarımızı kaybedeceğimizi...

Sadece Türkiye'de değil tüm Dünyada böyle bir süreç yaşadı insanlık. Sizi o zor dönemlere götürüp acınızı tazelemek istemiyorum fakat hatırlatmakta fayda olacağını düşünüyorum. 11 mart 2020 tarihinde ilk vaka ile karşılaştı Türkiye sonrası maalesef çorap söküğü gibi geldi zaten.  17 martta ilk ölüm, 10- 12 nisanda ilk sokağa çıkma kısıtlaması uygulandı 30 büyükşehir başta olmak üzre Zonguldak şehrinde.

Zor dönemlerden geçiyorduk hastaneler dolmuş taşmış, yoğun bakımlarda yer kalmamış, sokağa çıkamıyoruz, hastalanan yakınımızI ziyarete gidemiyorduk hatta daha acısını söyleyeyim kaybettiğimiz yakınımıza son görevimizi bile yapamıyorduk. Mezarına toprak atamamıştık bir çoğumuz yaşadı bu söylediklerimi. Ne kadar süreceğini bilmediğimiz bir sürece girmiştik. Tedavisi var mıydı? nasıl eski günlere geri dönecektik? bu düşüncelerle her gün sağlık bakanımız televizyon karşısına geçip vaka oranlarını ölüm sayılarını paylaşıyor ve sayı git gide artış gösteriyordu.

14 ocak 2021'de ilk aşılama mücadelesi başladı fakat insanlar aşı konusunda da ikiye bölünmüş kimisi yaptırmanın doğru olduğunu kimisi de bu aşıların ilerleyen dönemlerde daha büyük hastalıklar çıkaracağını ön görüyorlardı. Zorunda değildi aşı yaptırmak ama bir nevi de zorunluyduk aslında.

Aşı müdahalesi devam etse de vaka ve ölüm sayılarında değişiklik olmuyordu. 29 nisan 17 mayıs arası "tam kapanma" dönemine girdi Türkiye, 30 Nisanda da 394 kişi ile en fazla günlük vefat sayısı kaydedildi. Aşılama çalışmaları bir yandan devam ediyor yeni aşılar ortaya çıkıyordu fakat sayılarda hala azalma görülmüyor hatta 4 şubat 2022'de 111 bin 157 ile en yüksek günlük vaka sayısına ulaşılmıştı. Kısıtlamalar daha da azalmış normalleşme dönemine geçilmeye başladı ya da vücudumuz bu virüsle başa çıkmayı başarmış veya onunla yaşamaya alışmıştık herhalde ki 2 mart 2022'de maske zorunluluğu kalkarken 9 mart tarihinde açıklanan rakamlar yine bir hayli fazlaydı. Pandeminin sonuna geldiğimizde Türkiye’de resmi rakamlara göre COVID-19 olgu sayısı 17.232.066, iyileşen hasta sayısı 16.788.849, 102.174 kişinin ise yaşamını yitirdiği açıklanmıştı. Tüm dünyada ise saptanan toplam 685.273.221 olgudan 658.075.477 kişinin iyileştiği, 6.839.960 kişinin ise yaşamını yitirdiği bildirilmişti.

Bugün karşılaştığım bir haberden dolayı bu kötü zamanları hatırlatmak istedim. "ABD'nin Minnesota eyaletinde Nörovirüs vakaları artmaya devam ediyor. Yetkililer, hastalığın soğuk hava koşullarının etkisiyle yayılmaya devam edeceğini ve yavaşlamasının uzun süreceğini belirtiyor"

Nörovirüs nasıl bulaşıyor?

Nörovirüs, genellikle dışkı ile kirlenmiş yiyecekler ya da kontamine olmuş yüzeyler aracılığıyla bulaşıyor. Ellerdeki dezenfektanlar virüsü öldüremediği için sağlık uzmanları, sık sık ve doğru şekilde el yıkamanın önemine dikkat çekiyor.

Hastalığın belirtileri arasında şiddetli kusma, ishal ve mide krampları yer alırken, genellikle birkaç gün içinde iyileşme sağlanıyor. Ancak, belirtiler uzarsa tıbbi yardım alınması öneriliyor. Yetersiz sıvı alımının önüne geçmek için bol su içmek tedavi sürecinde kritik öneme sahip.

bu haberi görünce tedirgin oldum çünkü tekrardan o süreçlere kimse dönmek istemez ama böyle bir gerçekle karşı karşıya olduğumuzda unutmayarak önlemlerimizi geldikten sonra değil gelmeden önce almakta fayda var.

Sağlıkla, mutlulukla, sevdiklerinizle güzel bir hayat diliyorum..