Günümüz dünyasında, kendi bildiği yanlışa körü körüne inanan, kendisine sunulandan başka doğrular da olabileceği ihtimaline bile tahammül edemeyenlerin çoğunlukta olduğu bir toplumdayız maalesef. Peki, insanlar neden bu kadar tahammülsüz? ya da tahammülsüzleştirildi mi? Artık neden birbirine daha az sabır gösterebiliyor?
Modern yaşamın hızına ayak uydurmak, zamanla yarışmak, her şeyin hemen olmasını istemek… Bunlar tahammülsüzlüğü körükleyen başlıca nedenler. Teknolojinin, özellikle sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla anlık tatmin beklentisi giderek arttı. Eskiden bir mektup günlerce beklenirken, şimdi bir mesajın saniyeler içinde yanıtlanmaması bile insanlarda tahammülsüzlük yaratabiliyor.
Ancak tahammülsüzlük yalnızca bir zaman meselesi değil. Toplumsal olaylar, güvensizlik, belirsizlik, gelecek kaygısı, fikrini özgürce ifade edememe, maddi zorluklarla baş etmenin getirdiği zorluklara da tahammülsüzlük var elbet. Bütün bunlar bireyleri hem kendi hayatlarında hem de diğer insanlarla olan ilişkilerinde daha sabırsız hale getiriyor. Mesela bir annenin çocuğuna, öğrencinin sınavlarına, işçinin baskılara.. Yeri geliyor kendimize kızıyor, kusurlarımızı affetmekte zorlanıyoruz. Bu içsel tahammülsüzlük, dışarıya da yansıyor. Başkalarının hatalarına, fikirlerine, yavaşlıklarına karşı daha az sabırlı hale geliyoruz.
Oysa tahammül, hayatı kolaylaştıran bir erdemdir. İnsan ilişkilerinin temelinde sabır ve hoşgörü yatar. Tabi demiyorum ki; polyannacılık yapalım, her şeyi alttan alalım, haksızlığa ses çıkarmayalım, sırf başkasına uymayacak diye fikirlerimizi söylemekten korkalım. Demek istediğim şu; Tahammülsüzlük, sadece anlık bir tepki değil, aynı zamanda derinlerde yatan bir anlayış eksikliğinin belirtisidir. Şunu kabul edelim, tahammülsüzlük, sadece diğerlerinin sorunu değildir. Hepimizin kendimize dönüp bakması gerekir. Çünkü hoşgörüsüzlük bir toplumsal zincirleme reaksiyon.
Bunun yerine belki de hayatın akışında durup bir soluklanıp, empati kurarak bir an olsun karşımızdakinin yerine geçmek, onun yaşadığı zorlukları anlamaya çalışmak, tahammülsüzlüğün zincirlerini kırmanın başlangıcı olabilir.
Neye tahammül ettiğinize dikkat edin, sonuçta insanlara size nasıl davranacağını öğretiyorsunuz..