“Filistin'de doğdum/ adsız yerlerden geldim/ toprağım yok/ anavatanım belirsiz/ ateşler yakıyorum parmaklarımla/ ve sana şarkılar söylüyorum kalbimle/ yürek telim gönül yakıyor / Filistin’de doğdum / yerim yok / toprağım yok / yurdum yok…”

EMEL MATHLOUTHİ’DEN BİR (AĞIT) ŞARKI: “FİLİSTİN’DE DOĞDUM!”

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.19 Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.20

Filistin halkının 65 yıldır yaşadığı zulmü, işkenceyi ve özgürlük mücadelesini en iyi anlatan Sanatçı Tunus asıllı Emel Mathlouthi’nin Naci En Palestina (Filistin’de Doğdum) şarkısıdır, belki de. Emel Mathlouthi şarkıyı yazgıları Filistin Halkı’nın yazgısına benzeyen “yersiz-yurtsuz” çingenelerin bir şarkısından uyarlamıştır. Şarkı, Emel Mathlouthi'nin “Yeri yok” sözleriyle başlar. Bu sözler, şarkının anlatıcısının yaşadığı sürgün ve yersizlik hissini yansıtır. Şarkının gelişimi boyunca, anlatıcı yaşadığı acıları ve özlemleri anlatır. “Parmaklarımla ateş yakıyorum ve sana kalbimle şarkı söylüyorum” sözleri, anlatıcının içindeki yangını ve duygularını ifade etme ihtiyacını temsil eder. Şarkının sonunda, anlatıcı tarihinin silinemez olduğunu ve mücadelesine devam edeceğini ifade eder: Ve “Tarihçem asla silinmeyecek” der.

VE BİR SİYASİ FİLİSTİN FIKRASI;

Filistin deyince akla en başta gelen siyasi aktör ve öncü figürdür Yaser Arafat. Sözleri, söyleşileri, eylemleri ve siyasi çıkışları ile ünlüdür. Hatta bir keresinde Birleşmiş Milletler BM Genel Kurulu’nda karşılaştığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lideri Rauf Denktaş’a söylediği nüktedan söz de çok konuşulmuştur ve önemlidir Yaser Arafat’ın. BM Genel Kurulu’nda konuşamayan Denktaş’a der ki; “Hiç üzülme, senin koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletin var. Benim gömülecek toprağım bile yok!”
Siyasi bir fıkra; “Yaser Arafat ölür. Ömrü; çadırlarda, kamplarda, sığınaklarda, sürgünlerde mücadele içinde geçmiştir. İşte bu yüzden yaşarken Tanrı’ya duaları hep, “Allah’ım bu dünyada hiç evim barkım, hatta üstünde çatısı bir damım bile olmadı. Hatta gömülecek toprağım bile yok. Bari öbür dünyada bir evim, üzerinde çatısı bulunan bir mekanım olsun, ya Rabbim!” şeklinde olmuştur. Yaser Arafat’ı öbür dünyada Cennet ve Cehennem’de bekçilik yapan Melek; Hazin karşılar. Arafat’ı alır ve Cennet kapısı bekçisi Rıdvan’a götürür. Rıdvan, “Cennet’te boş yer yok” deyince geri dönerler. Hazin Yaser Arafat’ı bu kez Cehennem’in kapsına götürür. Cehennem’deki en büyük Melek Malik de, “Cehennem tamamen dolu, hiç yer yok” der. Yaser Arafat; Cehennem’deki Zebani’lerden kurtulduğuna mı sevinsin, bu dünyada da evsiz-yurtsuz kaldığına mı üzülsün. Bu kez de Cennet ile Cehennem arasında “Araf’ta” ve yine damsız-mekansız kalmıştır. Ellerini göğe açar, yüzünü yukarı çevirir ve duaya, Allah’a yakarmaya başlar. İşte tam o anda gökten yere, Arafat’ın önüne kocaman bir çadır düşer. Ve ardından yine çok yukarılardan, “Ya Arafat, çadırını kur!” diye bir ses gürler. Yaser Arafat çadırını bu kez de çaresiz Cennet ile Cehennem arasına (Araf’a) kurar…”

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.21 Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.02.00 Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.20 (2)

ÖZGÜR ÖZEL; “FİLİSTİN’İ EMEL’İN AĞITLARI VE ŞARKILARI İLE DAHA İYİ ANLARIZ!”

CHP’nin geçtiğimiz hafta Eyüpsultan’da düzenlediği “Özgür Filistin” mitinginde de Emel Mathlouthi’ şarkısı vardı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Özgür Filistin” mitingini konserlerinde Filistin halkını unutmayan Tunuslu müzisyen Emel Mathlouthi şarkısı ile sonlandırdı. Sanatçı’nın şarkısına meydanda toplanan on binlerce kişi ellerindeki cep telefonlarının ışıkları ile eşlik ederken, CHP Lideri Özel de, “Filistin’i Emel’in ağıtları ve şarkıları ile daha iyi anlarız!” dedi.

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.20 (1)

FİLİSTİN ATKISI'NDAN…

Filistin Atkısı; Filistin Özgürlük Mücadelesinin simgesi ve hatta bayrağıdır. 1978-79’lu yıllarda Uluslararası İzmir Fuarı’nda mutlaka bir Filistin ofisi, standı veya binası olur ve biz de burada dağıtılan bu atkılardan alabilmek için sabah erken saatlerde fuarda olurduk. Bizim için omuzlarında bir Filistin Atkısı taşımak çok önemliydi o yıllarda. Filistin Kefiyesi (Arapça: kūfiyya) genellikle boyuna veya başa takılan kareli siyah beyaz bir eşarptı. Bu atkı, Filistin'deki 1936-1939 Arap isyanına kadar uzanan Filistin yurtseverliği (milliyetçiliğinin) bir sembolüydü. Orta Doğu ve Kuzey Afrika dışında, kefiye ilk olarak İsrail ile olan çatışmada Filistinlileri destekleyen aktivistler arasında popülerlik kazandı ve Filistin dayanışmasının bir simgesi oldu. Osmanlı döneminde geleneksel olarak Filistinli çiftçiler tarafından kullanılan kefiye, kentsel sınıfların giydiği fesin aksine, kişinin kırsal kesimden geldiğini gösteriyordu. Her rütbeden Filistinli erkeğin giydiği siyah beyaz kefiye (atkı), 1930'lardaki Arap İsyanı sırasında Filistin milliyetçiliğinin sembolü haline geldi. Filistin atkısının önemi 1960'larda Filistin direniş hareketinin başlaması ve Filistinli siyasetçi Yaser Arafat tarafından benimsenmesiyle arttı. Siyah-beyaz file desenli atkı daha sonra Arafat'ın sembolü haline geldi; kendisi sadece ara sıra askeri bir şapka ya da daha soğuk zamanlarda Rus tarzı bir kalpak takardı. Arafat kefiyesini yarı geleneksel bir şekilde, başının etrafına sararak takardı. Ayrıca askeri kıyafetinin yakasında da benzer desenli bir kumaş parçası vardı. İlk zamanlarda, kefiyesini sadece sağ omzuna atmayı ve Filistin'in hak iddia ettiği toprakların ana hatlarını andıracak şekilde kaba bir üçgen şeklinde takmayı kişisel markası haline getirmişti. Bu takma şekli Arafat'ın siyasi bir lider olarak sembolü haline geldi. Bu atkı ile ilişkilendirilen bir diğer Filistinli figür ise Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin silahlı kanadının bir üyesi olan (Leyla Halid) Leila Halid'dir. Fotoğraflarda genellikle Halid'in Müslüman kadın başörtüsü tarzında, başını ve omuzlarını saran bir kefiye taktığı görülür. Atkı (Kefiye) Arap erkekliğiyle ilişkilendirildiğinden birçok yorumcu Halid'in Kefiye takmasını; Filistin silahlı kuvvetlerindeki erkeklerle kadınların eşitliğini ifade eden bir sembol olduğunu yazmıştır. Geleneksel siyah atkılar El Fetih'le ilişkilendirilirken kırmızı ve beyaz kefiyeler FHKC ve George Habaş gibi Filistinli Marksistler tarafından da benimsendi.

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.17.21 (1)

FİLİSTİN ASKISI'NA...

Filistin Askısı; bir kişinin kollarının vücudunun arkasında birleştirip, bu şekilde yüksekçe bir yere iple asılması suretiyle yapılan işkence türüdür. Bu durumda muhtemelen kişinin kolları çıkar. Askı işkencesinin “vücuduna fazladan ağırlıklar eklenerek yapılan” şekli de vardır.

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.21.20

Strappado veya Ters Askı denildiği de olur. Adının aksine ilk kez İsrail’liler tarafından Filistin’liler üzerinde uygulanan bir işkence değildir. Çok daha önce 16. yüzyılda İspanyol’lar tarafından yeni keşfedilen kıtanın sömürülebilmesi amacıyla yerel halkın köleleştirilerek çalıştırılmaya boyun eğmelerini sağlamaya yönelik stratejisinin bir parçası olarak uygulanan işkence yöntemlerinden biriydi. Çok daha önce Roma İmparatorluğu döneminde ilk Hristiyanlara karşı da uygulanan bir işkence yöntemidir. Orta Çağ'da Engizisyon Mahkemeleri’nin de çok sık kullanıldığı bilinir. Nazi Almanya’sında SS’ler özellikle Yahudi kökenli insanlara karşı kullanmıştır. Bu işkence yöntemi Türkiye’de 12 Eylül işkencecileri ve Ankara’daki karanlık DAL (Derin Araştırma Laboratuarı) örgütü tarafından da çok sık olarak kullanmış ve yüzlerce insan bu işkencelerden sakat kalmıştır. Ancak bu işkence şeklinin yani; Filistin Askısı’nın asıl mucidi İsrail’dir. “Vaadedilmiş Topraklar” hayaliyle kurulan ve Filistin’i sistematik şekilde işgal ederek Filistinlilere soykırım (jenosit) uygulayan “holokost” mağduru bir halkın ülkesi İsrail, mazlum halka türlü işkenceler yapmıştır. Bunlardan biri olan “Filistin Askısı”, işkence literatürüne dahi girmiştir.

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.01.59

KOCA BİR HALK FİLİSTİN ASKISI’NDA!

Filistin Askısı; Yahudilerin, 1940-1948 yılları arasında Nazilerden kaçarak Filistin topraklarına göç etmeleri ve sonrasında ise Filistin halkı ile çatışmaya başlamaları üzerine İsrail milis güçleri tarafından ilk defa kullanılmıştır. İç güvenlik için Filistinlilere işkencenin yasal olduğunu savunan İsrail yurt içi gizli servisi Şin Bet'in bu yöntemi yaygın olarak uyguladığı sık sık yalanlansa da halen devam ediyor, iddiaları vardır. Evet, İsrail 7 Ekim 2023’ten bu yana tam 2 yıldır Gazze’ye (Filistin Halkına) “Filistin Askısı” gibi işkence yöntemlerini bile mumla aratacak bir şekilde açıkça, vahşice ve yok etme anlayışı ile saldırıyor. Binlerce sivil insanı çocuk, kadın ve yaşlı demeden katlediyor. Kısacası Emperyalizmin Ortadoğu’daki bekçi köpeği İsrail bu kez tek tek Filistin’lileri değil bütün bir halkı “Filistin Askısı’na” asmış durumda.

DENİZLİ DAYANIŞMA’DAN “FİLİSTİN YÜRÜYÜŞÜ!”

Denizli’de “Denizli Dayanışması’nın çağrısıyla bir araya gelen yüzlerce kişi, Gazze’deki insanlık dramına dikkat çekmek için Valilik önünden Çınar Meydanı’na kadar yürüdü. Denizli Dayanışma'nın çağrısıyla bir araya gelen çok sayıda sivil toplum örgütü, dernek, siyasi parti ve belediye başkanları yürüyüş boyunca “Zafer direnen Filistin’in olacak”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, "Katil İsrail Filistin'den defol" ve "Nehirden denize özgür Filistin" sloganlarını haykırdı. Filistin halkına destek sloganları atan grup, İsrail’in saldırılarını kınadı.

Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.02.00 (2) Whatsapp Image 2025 10 05 At 16.02.00 (1)

VE DENİZLİ ‘FİLİSTİN ATKISI’ TAKTI!

Denizli Dayanışma’nın kurucuları arasında olan TMMOB Mimarlar Odası Genel Yönetim Kurulu Üyesi Mimar Arif Balkanay, “Vicdanın sesi olduğunuz için... Yüreğinizi sokaklara taşıyıp isyanınızı haykırdığınız için... Denizli halkının Filistin'in yanında olduğunu cümle aleme gösterdiğiniz için... Dayanışma ile aşamayacağımız hiç bir engelin olmadığını bize gösterdiğiniz için... Binlerce teşekkürler Denizli” paylaşımı yaptı. Özetle Filistin Davası konusunda duyarlılığını her zaman gösteren Denizli, Filistin Atkısı’nı omzuna taktı ve kent meydanına koşarak Gazze Soykırımı’nı şiddetle kınadı.

BU YAZI VE HABERLER PAZARTESİ’DEN İTİBAREN BU KÖŞEDE…

**PAÜ TIP’A 100 YATAKLI YENİ ACİL SERVİS!

PAÜ Tıp Fakültesi (Cam Bina) Acil Servisi’ne el atan Rektör Mahmud Güngör genişletme çalışmalarını başlattı. Ve Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ni 38 yataktan, 100 yataklı bir büyük acil servise dönüştürme işine girişti. (Bu arada Acil Hastanesi şeklinde 200 yataklı yeni bir acil servis yapılması için start verdi)

**VE; UÇAKLI OKUL’UN YERİNE “DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ KAMPÜSÜ” YAPILACAK!

Rektör Mahmut Güngör; Uçaklı Okul olarak bilinen ve Rektör Kutluhan döneminde yıkılan alanı 20 bin metrekarelik “Diş Hekimliği Fakültesi Yerleşkesi” (kampusu) yapmak işin harekete geçti. (Detaylar önümüzdeki günlerde bu köşede…)

**PAÜ 3. SIRADAN 12. SIRAYA YÜKSELDİ!

PAÜ; 2025 yılı Erasmus+ proje sonuçlarına göre uluslararasılaşma alanında önemli bir başarıya imza attı. Hem Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle gerçekleştirilen öğrenci ve personel hareketliliğini içeren projelerde hem de AB dışı ülkelerle yapılan değişim programlarını kapsayan sıralamalarla PAÜ, uluslararası alanda güçlü bir yükseliş yakaladı. 2024 yılında Erasmus+ KA131 projeleri kapsamında Türkiye genelinde 14. sırada yer alan PAÜ, bu yıl bir basamak yükselerek 13. sıraya yerleşti. Asıl büyük çıkış ise Erasmus+ KA171 kategorisinde yaşayan PAÜ geçtiğimiz yıl 38. sırada yer alırken, 2025 yılı itibarıyla 12. sıraya yükselerek dikkat çekici bir başarıya imza attı. (Ayrıntılar önümüzdeki günlerde bu köşede…)

**ATASAY KAMER ÇİVRİL’E ZİRAAT FAKÜLTESİ BİNASI YAPIYOR!

PAÜ’deki çok sayıda inşaat ve tadilat projesini Denizlili yardımsever işadamları ile birlikte ve hayırseverlerin destekleri ile yaptıklarını söyleyen Rektör Güngör ayrıca Çivrilli ünlü iş insanı Atasay Kamer’le de “ilçeye Ziraat Fakültesi binası yapılması” için görüşmeler yaptıklarını belirtti.

“Ve Rektör İnşaat Mühendisi Olunca” yazı ve haberlerimizi sakın kaçırmayın…