6 Şubat 2023, Türkiye tarihine kara bir gün olarak geçti. Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 11 ilde büyük yıkıma yol açarak on binlerce insanın hayatına mal oldu.
Milyonlarca insan evsiz kaldı, sokaklar enkaz yığınına döndü, şehirler sessiz birer mezarlığa dönüştü. Ancak bu felaket, yalnızca doğanın değil, yıllardır biriken ihmallerin, denetimsizliğin ve yanlış politikaların da acı bir sonucuydu.
Kumdan Evler, Kesilen Kolonlar, Kaderine Terk Edilen İnsanlar
Bu felaketin ardında yalnızca doğa değil, insan eliyle yapılan hatalar da vardı. Depreme dayanıksız inşa edilen binalar, birer ölüm kapanına dönüştü. Betonlarda kullanılan deniz kumu, dayanıklılığı azalttı. Demirler olması gerekenden inceydi. Enkaz kaldırıldıkça ortaya çıkan manzara korkunçtu: İmar affından faydalanan binalar, kaçak yapılar, kâr hırsıyla kesilen taşıyıcı kolonlar... İnsanların canı hiçe sayılmıştı. "Bu bina sağlam" denilen birçok yapı, gerçekte bir tuzak olmuştu. O binaların altında çocuklar, anneler, babalar kaldı. Ev diye güvenilen duvarlar, onlara mezar oldu.
İnsanlığın Bittiği Nokta
Deprem yalnızca binaları değil, insanlığa dair umutları da yıktı. Bazı insanlar hayat kurtarmak için canını dişine takarken, bazıları enkaz altındaki mücevherleri, paraları yağmalamak için fırsat kolladı. Yardıma muhtaç olan insanlar, gece nöbet tutarak evlerini korumaya çalıştı. Yetkililerin ve güvenlik güçlerinin geç müdahalesi, halkın daha da tedirgin olmasına sebep oldu. İnsanlar, bir yandan sevdiklerinin hayatını kurtarmaya çalışırken, bir yandan da hayatta kalma mücadelesi verdi.
Mucizeler ve Umut Işığı Ancak
Bu karanlık tabloda mucizeler de yaşanmadı değil.. Enkaz altında günlerce hayatta kalan bebekler, yaşlılar ve hayvanlar, umudun hiç sönmediğini gösterdi. 128 saat sonra kurtarılan 3.5 aylık bir bebek, 10 gün sonra enkazdan çıkarılan bir yaşlı kadın, insanlığın dayanma gücünü ve hayatın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Kurtarma ekipleri, gözlerini bile kırpmadan çalışan madenciler, itfaiyeciler, gönüllüler ve uluslararası yardım ekipleri, mucizelerin kahramanları oldu.
Herkes Tek Yürek Oldu
Felaketin hemen ardından devletin bütün kurumları harekete geçti. AFAD, Kızılay, askeri birlikler ve çok sayıda kamu kurumu, arama kurtarma ve yardım çalışmaları için bölgeye sevk edildi. Geç de olsa yardımlar ulaştı, çadır kentler kuruldu, güvenlik tedbirleri arttırıldı. Tüm Türkiye, depremzedeler için tek yürek oldu. Belediyeler, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler, esnaf ve sanatçılar yardım için seferber oldu. Kimi battaniyesini, kimi ekmeğini, kimi ise emeğini paylaştı. Bu dayanışma, halkın bir araya geldiğinde ne kadar güçlü olabileceğini gösterdi.
Unutmamak ve Geleceği İnşa Etmek
6 Şubat depremleri, Türkiye'nin afetlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yıllardır görmezden gelinen denetimsizlik, rant uğruna yapılan hatalar ve afet yönetimindeki eksiklikler, binlerce insanın hayatına mal oldu. Ancak bu yaşananları unutursak, gelecek nesillere de aynı acıları yaşatmış oluruz. Daha sağlam binalar, daha sıkı denetimler ve daha iyi kriz yönetimi, bundan sonra yapılması gereken en önemli adımlardır.
Bu büyük felakette kaybettiklerimizi unutmayacağız. Onların anısını yaşatmanın en önemli yolu, aynı hatalara bir daha düşmemek ve sorumlulardan hesap sormaktır. Çünkü bizler, sevdiklerimizi ihmale kurban vermek istemiyoruz. Çünkü bu topraklarda hiçbir çocuğun, bir kolonun altında hayalleriyle gömülmesini istemiyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına tekrar baş sağlığı dilerim.