Denizli son günlerde hem gökyüzüne hem toprağa uzanan güzellikleriyle gündemde. Bir yanda Beyağaç’taki Topuklu Yaylası’nın Türkiye’nin ilk “Karanlık Gökyüzü Parkı” unvanını alması için yürütülen çalışmalar son aşamaya geldi. Bu sadece gökyüzünü izlemek için değil, aynı zamanda gelecek nesillere ışık kirliliğinden arınmış bir miras bırakmak için de büyük bir adım. Belediye bu değerli alanı korumak için elini taşın altına koymuş durumda.
Öte yanda Kale ilçesinde coğrafi işaretli biberimizin kırmızı ateşi festival coşkusuyla yanıyor. Üreticiler, emeklerinin karşılığını hem alkışlarla hem de ödüllerle alırken, Kale Biberi’nin kokusu ilçenin dört bir yanını sarıyor. Buldan’da ise bağ bozumu zamanı… 45 bin dekarlık alanda toplanan üzümler sadece sofralarımızı değil, Rusya’dan Avrupa’ya, Arap ülkelerinden Anadolu’nun dört bir yanına kadar uzanan sofraları süslüyor.
Ancak tüm bu bereketin, doğanın bize sunduğu bu eşsiz armağanların ortak bir şartı var: Koruma bilinci. Son yılların en sıcak yazını yaşıyoruz. Ormanlarımız, tarlalarımız, yaylalarımız… Hepsi yangın tehdidiyle karşı karşıya. Denizli Orman Bölge Müdürlüğü’nün anonsları boşuna değil; ormana atılan bir izmarit, tarla kenarında unutulan bir ateş, geri dönüşü olmayan felaketlere yol açabilir.
Topuklu Yaylası’nın karanlık gökyüzü, Kale’nin biberi, Buldan’ın üzümü… Bunlar sadece birer ürün ya da manzara değil, Denizli’nin kimliğidir. Bu kimliği korumak için hepimize görev düşüyor. Unutmayalım; yeşil vatan bir kez yandığında, yerine sadece pişmanlık kalır.