Ülkemiz bir deprem ülkesi. Bu gerçeği bilsek de, her sarsıntı ruhlarımızda izler bırakıyor.
Ülkemiz bir deprem ülkesi. Bu gerçeği bilsek de, her sarsıntı ruhlarımızda izler bırakıyor.
Kimi zaman hemen toparlıyoruz, kimi zaman içimizde görünmeyen yaralar oluşuyor.
Bu yüzden bugün burada, deprem sonrası ruh sağlığımızı nasıl koruyabileceğimiz hakkında konuşmak istiyorum.
Çünkü yaşadığımız duygular, düşündüğümüzden çok daha normal. Ve iyileşmek mümkün.
Bazen sadece bir adım atmak bile yeter.
Öncelikle: Hissettikleriniz Normal
Depremin ardından korku, kaygı, huzursuzluk, uyuyamama, iştahsızlık ya da tam tersi aşırı yemek yeme gibi pek çok farklı tepki verebiliriz.
Klinik Psikolog Dr. Ece Yılmaz şöyle açıklıyor:
“Travmatik olaylardan sonra bu tür belirtiler tamamen doğaldır. Beyin ve beden, kendini korumaya çalışır. Zamanla bu tepkilerin hafiflemesi beklenir, ancak şiddetlenirse profesyonel destek alınmalıdır.”
O yüzden kendinize kızmayın. "Bende bir problem var" diye düşünmeyin.
Bu duyguların hepsi yaşanan ağır bir olayın ardından gelen insani tepkilerdir.
Önemli olan, zamanla kendimize şefkatle yaklaşarak iyileşmeye alan açmak.
Günlük Rutinlere Dönmek İyileştirir
Deprem sonrası hayat sanki durmuş gibi hissedilebilir. Ancak uzmanlar küçük rutinlere dönmenin ruh sağlığı açısından çok kıymetli olduğunu söylüyor.
Sabah yataktan kalkıp pencereyi açmak, bir kahve yapmak, kısa bir yürüyüşe çıkmak...
Bunların her biri, zihnimize "hayat devam ediyor" mesajı gönderir.
Psikiyatrist Dr. Burak Taner diyor ki:
"İnsan zihni, küçük de olsa kontrol edebildiği alanlar bulduğunda kendini daha güvende hisseder. Rutinler, tam da bu güven duygusunu besler."
Unutmayın, iyileşme bazen minik adımlarla başlar.
Duygularınızı İfade Etmekten Çekinmeyin
Konuşarak, yazarak, resim yaparak...
Duygularınızı bir şekilde ifade etmek çok önemli.
Bazen hissettiğimiz duyguları kelimelere dökmek zordur. O zaman bir deftere birkaç satır karalamak bile ruhumuzdaki ağırlığı hafifletebilir.
Çocuklar içinse resim çizmek ya da oyun oynamak, yaşadıklarını anlatmanın güvenli yollarından biridir.
Sosyal Medya ve Haber Tüketimine Dikkat!
Deprem sonrası sürekli kötü haberlere maruz kalmak kaygıyı artırır.
Psikolojik Danışman Elif Demir’in dediği gibi:
"Beyin, tehdit algısını sürdürdükçe gerçek anlamda iyileşme başlayamaz. Kontrollü bilgi almak ve arada tamamen haberlerden uzaklaşmak ruh sağlığı için koruyucu bir önlem olabilir."
Güvenilir kaynaklardan, sınırlı sürelerde bilgi almak...
Ve arada telefonları kapatıp, bir nefes almak...
Bu da ruh sağlığımız için büyük bir iyilik.
Basit Nefes Egzersizleriyle Kendinizi Yatıştırın
Deprem sonrası vücudumuzun alarm sistemi uzun süre devrede kalabiliyor.
Günde sadece 5 dakika ayırarak derin nefes egzersizleri yapmak, sinir sistemimizi sakinleştirir.
Şöyle bir teknik deneyebilirsiniz:
4 saniye burundan nefes alın.
7 saniye nefesinizi tutun.
8 saniyede ağzınızdan verin.
Bu basit teknik bile, zihninizin ve bedeninizin gevşemesine destek olur.
Fiziksel Aktiviteyi Küçümsemeyin
Küçük bir yürüyüş, hafif bir esneme, hatta müzik eşliğinde birkaç adım dans etmek...
Bunlar sadece bedenimize değil, ruhumuza da iyi gelir.
Spor yapmak mutluluk hormonu olan endorfin salgılamamızı artırır.
İyileşme sadece zihinde değil, bedende de başlar.
Sevdiklerinizle Bağ Kurun
Birinin sesini duymak, birinin omzuna yaslanmak, bir kahve eşliğinde sessizce oturmak...
Bunlar sadece anı güzelleştirmez; iyileştirir.
Çünkü insan, ancak insanla iyileşir.
Bu süreçte hissettiklerinizi sevdiklerinizle paylaşmaktan çekinmeyin.
Yardım Etmek Size de İyi Gelebilir
Deprem sonrası yapılan araştırmalar gösteriyor ki, başkalarına yardım etmek bireyin kendi travmasını da hafifletiyor.
Bir kampanyaya destek vermek, bir gönüllü çalışmasına katılmak, bir ihtiyaç sahibine ulaşmak...
Tüm bunlar insanın içinde bir güç duygusu yaratıyor.
Klinik Psikolog Dr. Ayşe Tunç'un dediği gibi:
"Yardım etmek, kişinin kendi gücünü hatırlamasını sağlar."
Deprem sonrası hayat bazen ağır, bazen karmakarışık hissedebilir.
Ama bu duygular geçici.
Her yeni gün, her küçük adım, her kurulan bağ bizi biraz daha ileriye taşıyor.
Önemli olan, bu süreçte kendimize ve çevremizdekilere şefkat gösterebilmek.