Evlenmek isteyen çiftler için yeni bir dönem başlıyor gibi görünüyor. Konuşulan uygulamaya göre çiftler artık sadece sağlık kontrolünden değil, psikolojik denetimden de geçecek. Yani evlilik ehliyeti almadan nikâh masasına oturmak mümkün olmayacak.
İlk duyduğumda düşündüm; aslında fena fikir değil. Çünkü bugün birçok evlilik, daha en başından iletişimsizlik, öfke patlamaları ya da ekonomik baskılar yüzünden yıpranıyor. Belki bu süreçte bir uzmanla konuşmak, evliliğe hazırlanırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini öğrenmek iyi olabilir. Daha sağlam adımlar atılır, belki boşanma oranları da düşer.
Ama işin bir de hassas tarafı var. "Psikolojik denetim" denildiğinde ister istemez akla şu soru geliyor: Evlenmeye hazır olup olmadığımıza kim karar verecek? İki kişinin hayat kurma isteğini bir rapora, bir onaya bağlamak kulağa biraz ağır geliyor. Çünkü evlilik sonuçta kişisel bir tercih, özgür iradeyle alınan bir karar.
Yine de uygulamanın sadece evlilik öncesi değil, evlilik sonrasında da rehberlik sunacak olması bence değerli. Çiftler sorun yaşadığında çoğu zaman yalnız kalıyor. Belki devlet destekli bir danışmanlık mekanizmasıyla insanlar boşanma yoluna gitmeden önce birbirini anlamayı, çözüm üretmeyi öğrenebilir.
Hatta işin bir adım ötesini söyleyeyim: Bu tarz bir hazırlık süreci sadece evlilikte değil, çocuk sahibi olmadan önce de olsa hiç fena olmaz. Çünkü evlilik iki kişilik bir yolculuk ama çocukla birlikte bu yolculuk bambaşka bir boyuta taşınıyor. Belki anne-baba adayları da böyle bir rehberlikten geçse, hem aile içindeki huzur hem de çocuğun sağlıklı bir ortamda büyümesi için büyük fayda sağlanabilir.
Kısacası, evlilik ehliyeti uygulaması niyet olarak aile kurumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Ama bunun bir "engel" değil, bir "rehberlik" adımı olarak kurgulanması şart. Yoksa iyi niyetle başlayan bir proje, özgürlük tartışmalarının gölgesinde kaybolabilir.