Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi (BES-AR), ekim ayı verilerini paylaştı ve rakamlar aslında hepimizin hissettiği durumun sadece kanıtı olmaktan öte, geçinmenin ne kadar zorlaştığını kanıtlamakta.

Dört kişilik bir memur ailesinin açlık sınırı 37 bin 287 lira, yoksulluk sınırı 92 bin 378 lira. Yani, sağlıklı ve yeterli beslenmek neredeyse “lüks” düzeyindeyken, asgari ücretin 22 bin 104 lira olduğu, asgari ücretin açlık sınırının %68,69 altında kaldığı, kısacası; milyonlarca insanın kazanmış olduğu maaşın, ihtiyaçlarına dahi yetersiz geldiği söylenebilir.

Büyükşehirlerde durum kötü ama Denizli de artık o farkı kapatmış durumda. “Burada daha ucuz” denilen bölgeye, artık kiralar %80-100 oranında İstanbul'la aynı seviyeye geldi. Kiralık bir ev bulmak çile, bulduğun takdirde, maaşının 2/3'ünü kiraya vermeden oturmak mümkün değil. BES-AR verilerine göre kamu emekçileri maaşlarının %75-80'ini kiraya vermek zorunda kalıyor.

Bugün birçok memur “öğrenci evi” şartlarında yaşıyor. Üç kişi bir evde yaşıyor, ortak mutfak var, sırayla yemek yapılıyor. Çünkü yapılacak başka bir şey yok. Denizli'de merkezden uzak mahallelerde bile kiralar 15-20 bin lira. Merkeze gidildikçe fiyatlar uçuyor.

Araştırmada, sağlıklı bir şekilde beslenmenin günlük maliyetinin 1242 liranın üzerinde olduğu belirtiliyor. Dört kişilik bir ailenin gıda masrafı 37 bin civarı. Et, süt, peynir, zeytin... Eskiden kahvaltı sofralarımızın olmazsa olmazlarıydı. Şimdi etiketlere bakarken insanın eli geri gidiyor.

Açlık sınırı geçen seneye oranla %31.49, yoksulluk sınırı %18.81, yaşam maliyeti %73.76 arttı. Maaşlar sabitken, fiyatlar koşarak geçiyor.

Denizli'de bir memur maaşıyla yaşamak artık “nasıl geçinirim” değil, “nasıl dayanırım” diyor. Çünkü BES-AR verileri bir tablodan ibaret değil. Sabah otobüse yetişmeye çalışan, öğle yemek arası evdeki fatura düşünen, akşam pazardan poşet eksik çıkan binlerce insanın hayatı.

Ve bu hayatın adı “Geçinmek değil, dayanmak.”