Artık kimse grip olmaktan bahsetmiyor. Hepsi dillerinin ucundaki bir kelimeyi konuşuyor. Kaygı. Sebepsiz bir kaygı atağı, sebepsiz bir huzursuzluk hissi, bir "ya olursa" senaryosu demleniyor, nefes alamıyoruz, uyuyamıyoruz, sebepsiz yere bitkiniz. Tam olarak tespit edemiyoruz ama hepimiz aynı şeyi hissediyoruz.

Eskiden "çağın hastalığı"nı tanımlamak böyle bir şeydi. Şimdi çağın hastalığı kaygı. Stres, kaygının daha agresif bir biçiminden başka bir şey değil; bir şey hakkında duyulan kaygı. Ortalıkta fırtına yok ama varmış gibi düşünüyoruz. Ancak kaygı tehdidi, modern durum için bir tehdittir.

Dijital Olarak Bağlantılı ve Kaygılı İnsanların Modern Durumu

Modernliğin evriminin yan ürünü olan kaygı, telefonlarımız elimizde ve ekranlarımız 7/24 açık ve yönlendirilmiş haldeyken, tek bir bildirimin dünyamızı değiştirebileceği düşüncesiyle kaygılı görünmemiz anlamına geliyor. Ama o bildirim asla gelmiyor. Zihnimiz her zaman savaş ya da kaç modunda. Her zaman bir şeyin farkındayız, bir şeyi eleştiriyoruz ya da bir şeyle mücadele ediyoruz; başkasının hayatı bizimkinden daha iyi ya da daha kötü ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu dinlenmeyi fiziksel olarak sağlıyoruz ama zihinsel olarak sessizlik içinde acı çekiyoruz.

Bu nedenle insanlar "sebepsiz yorgunluk" ile hareket ediyor. Sabah olduğunda güne başlamak için hiçbir istekleri olmadan uyanıyorlar. Geceleri uyanık kalıyor ve düşüncelerine dalıyorlar. Psikologların "modernitede kaygı" olarak adlandırdığı şeyi ben “ruhun sessiz çığlığı” olarak adlandırıyorum.

Gidecek Yeri Olmayan Hiper Bağlantılı Bir Dünyada Kaygı

En modern çağ semptomu, her zaman bir yerde olmamız. Ama nerede? Bilmiyoruz. Ama her zaman geç kalıyormuşuz ve hiçbir yere zamanında varamayacakmışız gibi hissediyoruz. Bu nedenle kaygı, belirsizlikte, anındalıkta ve başkalarının hayatlarına sürekli yakınlıkta tavan yapıyor. Başkaları mutlu; neden biz değiliz? Bu nedenle kendimizi canlı canlı yiyoruz.

Peki Ne Kaybedildi? Huzurumuz

Bilgi kazandık, farkındalık kazandık. Huzurumuzu kaybettik. Bir kafede taze bir fincan kahvenin tadını çıkarırken telefonlarımızın elimizde olduğu zamanlar oluyor; ister haber medyası, ister bir kısa mesaj ya da caddenin karşısındaki birinin hayatının değerlendirilmesi. Düşünceler nihai dehşete dönüşmesin diye bir anlık sessizliğe bile tahammül edemiyoruz.

Düzeltmek İçin Yavaşlayın

Kaygı her zaman ilaçla tedavi edilmez. Ama yavaşlayarak; bilinçli bir nefes, bir arkadaşla göz teması ve sohbet, sessizliğin tadını çıkarmak için erken bir sabah anı ya da sadece hiçbir şey yapmamak ve her şeyin tadını çıkarmak.

Çünkü bazen bir şeyi yapmanın en iyi yolu hiçbir şey yapmamak ve her şeye yeniden başlamaktır.