İzmir'in Menderes ve Seferihisar'da ciğerlerimizi yakan yangınlar henüz kontrol altına alınmışken, Çeşme'nin Ildır mahallesinden yükselen dumanlar yeni bir acının habercisi oldu. Rüzgarın da etkisiyle daha da şiddetlenen alevler, bir kez daha, zeytin bahçelerinin, evlerin, anıların üzerine çullandı. Ve orada, kendi canlarını hiçe sayarak, kova ve hortumlarla yangının önüne geçmeye çalışan insanlarımızın çaresiz çırpınışları... Bu görüntüler, yüreğimizde sönmeyen bir köz bırakıyor.
Ama bu sadece İzmir'in acısı değil. Bursa Mustafakemalpaşa'da, Kütahya Gediz'de, dün başlayıp bugüne sarkan Hatay Antakya'daki yangınlar... Her biri ayrı bir yara, ayrı bir feryat. Tarım ve Orman Bakanı'nın açıkladığı o çarpıcı, dehşet verici rakam: Sadece cuma gününden bu yana 342 yangın! Bu bir doğal afet değil artık. Bu, bir vahim tablonun ta kendisi. Bu, topraklarımızın kanayan yarası, geleceğimizin dumanlara karışan umudu.
Bu yangınların her biri, sadece ağaçları, ormanları yakmıyor. Zeytin ağaçlarını yakıyor. Binlerce yıllık bereketin, sabrın, emeğin sembolünü... Anadolu'nun kadim tanıklarını. Evleri tehdit ediyor. Yuvaları, sıcaklığı, güveni... İnsanların bir ömür biriktirdiklerini. Tarım arazilerini yok ediyor. Geçim kaynaklarını, sofralarımızdaki nimeti, köylünün alın terini. Ve en önemlisi, can güvenliğini tehdit ediyor. İtfaiye ekiplerinin, köylülerin, gönüllülerin fedakarca mücadelesine rağmen.
"Rüzgar etkisiyle büyüdü" demek yetmiyor artık. Bu kadar yaygın, bu kadar sık, bu kadar yıkıcı yangınların arkasında, iklim krizinin kavurucu nefesi var. Kuraklığın, sıcaklık rekorlarının, nemin düşüklüğünün acımasız gerçeği var. Ancak, sadece "iklim krizi" diyerek sıyrılamayız sorumluluktan. Önlemler yeterli mi? Orman yangını ile mücadele kapasitemiz, bu artan ve yoğunlaşan tehdit karşısında yeterince güçlendirildi mi? Erken uyarı sistemleri, yangına dayanıklı koridorlar, yeterli ekipman ve personel, halkın bilinçlendirilmesi... Bu konuların üzerine ne kadar ciddiyetle eğiliyoruz? Tedbirsizlik, ihmal ve hatta kundaklama ihtimalleri ne kadar etkin şekilde önleniyor ve soruşturuluyor?
Çeşme'de, Gediz'de, Mustafakemalpaşa'da, Antakya'da canla başla mücadele eden tüm ekiplere, itfaiye erlerine, orman işçilerine, gönüllülere minnet borçluyuz. Onlar, yangının karşısında insanlığımızın kalkanı. Ancak onların kahramanlığı, bizim kolektif sorumluluğumuzu hafifletmez. Bu yangınlar, sadece devletin değil, hepimizin meselesi. Toprağa, ağaca, doğaya olan borcumuzu hatırlatıyor bize.
Bu dumanlar sadece gözlerimizi değil, vicdanlarımızı da yakmalı. Bu yangınlar, geleceğimizi yakıyor. Sessiz kalamayız. "Geçti" demekle yetinemeyiz. Daha etkin önlemler talep etmek, iklim krizine karşı bireysel ve toplumsal mücadeleyi yükseltmek, doğaya saygıyı yaşam biçimi haline getirmek ve bu mücadeleyi sürdürenlere her türlü desteği vermek zorundayız.
Acil Durum Anında:
İHBAR ET!
"Alev görürseniz, 112 Acil, 177 Orman Yangın İhbar, ALO 156 Jandarma'yı anında arayın. Koordinat paylaşın, net yer tarifi yapın. "Belki söner" demek yangını büyütür.
GÜVENLİK ÖNCELİK:
Profesyonel ekipler müdahale edene kadar, acemi müdahaleden kaçının. Yangın rüzgarla anormal hızda yayılır. Can güvenliğiniz, her şeyden önemli.
YOL AÇIN, ENGELLEMEYİN:
İtfaiye ve orman ekipleri geliyorsa, yolları acil araçlara bırakın. Trafiği tıkayan meraklı bakışlar, müdahaleyi geciktirir.
PİKNİK/ATEŞ İHLALLERİNE SESSİZ KALMAYIN:
Ormanda mangal, sigara izmariti, cam kırığı gören? Uyarın, ısrarcı olun, ihbar edin. "Bana ne" demek, yangına ortak olmaktır.
BAHÇE/TARLA TEMİZLİĞİ:
Evlerin, tarlaların etrafındaki kuru otlar, yanıcı maddeler temizlensin. Yangın "tampon bölge" bulamasın.
SU KAYNAKLARINI HAZIR TUTUN:
Kırsalda yaşıyorsanız; su tankı, hortum, kürek her an erişilebilir olsun. İlk müdahale hayat kurtarır.
GÖNÜLLÜ EĞİTİMİ ALIN:
AFAD, Orman Bölge Müdürlükleri, AKUT gibi kurumların yangınla mücadele eğitimlerine katılın. Bilinçli gönüllü, can kurtarır.
ORMAN KORUMA PROJELERİNE SAHİP ÇIKIN:
Ağaçlandırma, biyoçeşitliliği artırma, yaban hayat koridorları projelerini takip edin, katılın. "Yeşil kuşaklar" yangını yavaşlatır.
Bir sonraki haber, "yangın çıktı" değil, "önlendi" veya "daha kısa sürede kontrol altına alındı" haberi olsun. Yoksa, geriye dumanlar içinde kalan, sadece kara topraklar değil, hepimizin ortak vicdanı olacak. Bu topraklarda nefes alan her canlı adına, uyanma ve harekete geçme zamanı. Geleceğimizi kurtarmak için, şimdi.