Geçen gün bir vatandaşımız aradı, öfkesi kulaklarımdan hâlâ çıkmıyor: "Albayrak Parkı'ndaki çimler kurumuş, belediye bakmıyor! X belediye yönetirken böyle miydi? Su yok demeyin, senelerce vardı! Ben bu işin sonuna kadar giderim!" Haklı bir öfke, evet. Parklarımızın yemyeşil olmasını istemek en doğal hakkımız. Ancak bu seslenişin arkasında, çok daha büyük ve sessiz bir gerçeğin gölgesi var: İklim değişikliği ve Türkiye'nin giderek derinleşen su krizi.

Sevgili okurlar, o vatandaşın "Eskisi gibi değil" çıkışı aslında tam da noktaya parmak basıyor. Evet, artık "eskisi gibi" değil! Dünya Meteoroloji Örgütü'nün verileri, son 24 ayda neredeyse her ayın "en sıcak ay" rekorunu kırdığını gösteriyor. Bu sadece sıcak hava dalgaları değil; yağış rejimlerinin bozulması, kuraklığın kronikleşmesi, su kaynaklarımızın hızla tükenmesi demek.

Denizli'den Çarpıcı Tablo: Barajlar Alarm Veriyor!

Yakın zamanda basına yansıyan haberler, durumun vahametini gözler önüne seriyor:

Kuraklık Vuruyor: DESKİ (Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi), mevsimsel yağışların azalması ve kuraklık nedeniyle Kale ilçesinde içme suyu sıkıntısı yaşandığını açıkladı. Kalıcı çözüm için 4 km'den uzun yeni bir su hattı inşasına başlandı. Bu, bir belediyenin "anlık" değil, "kalıcı" krizle mücadele ettiğinin kanıtı.

Barajlar Tükeniyor: Akbaş Barajı'nın doluluk oranı %23 seviyesinde! Yeraltı suları alarm veriyor. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu'nun sözleri yürek burkuyor: "Bu susuzluğun nereye gideceğini hiçbirimiz öngöremeyiz. Bu şehir her geçen sene bir önceki seneden daha kurak geçiyor." Daha da çarpıcı olanı: "Hiç yağış olmazsa şehrin 100 gün civarında su kapasitesi kaldı." Bu, bir kent için korkunç bir erim süresi.

Balık Ölümleri: İbrala Barajı'nda su seviyesinin düşmesi nedeniyle balık ölümleri yaşandı. Kuruyan göl yatakları, ölü balıklar, iklim krizinin acımasız yüzünün fotoğrafı.

İstanbul Alarmda: Marmara'daki sıcak hava dalgası su tüketimini fırlattı, İstanbul barajlarındaki doluluk %66.23'e düştü. Bu oran, mevsim normallerinin altında.

Belediyeler Ne Yapıyor? "Artık Eskisi Gibi" Sulayamıyoruz!

Çavuşoğlu'nun açıklaması, Albayrak Parkı'ndaki çimlerin neden sarardığının da özeti aslında: "Çimleri kurutmamaya çalışıyoruz... Orta refüjlere bakmıyoruz, çok az bakıyoruz. Çünkü onları yeniliyoruz, artık arabalarınızla giderken arabalarınız suyla kirlenmiyordur." Bu cümleler, belediyelerin içinde bulunduğu ikilemi ve değişen öncelikleri anlatıyor. Artık parklardaki her yeşil alanı, "eskisi gibi" bol suyla sulamak sürdürülebilir değil. DESKİ'nin teknolojik yatırımları (Alt Ölçüm Bölgeleri, Basınç Yönetim Sistemleri, şebeke kayıplarını azaltma çabaları) suyun ne kadar kritik olduğunun göstergesi. Belediyeler, "susuz peyzaj" uygulamalarına yönelmek zorunda.

Vatandaşa Düşen: "Eskisi Gibi" Tüketmemek!

İşte tam da bu noktada, o öfkeli vatandaşın "Ben bu işin sonuna kadar giderim" çıkışını anlamakla birlikte, bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: Artık "eskisi gibi" yaşayamayız. "Eskisi gibi" bol suyla çim sulayamayız. "Eskisi gibi" suyu savurarak kullanamayız. "Eskisi gibi" yağışların geleceğini varsayamayız.

Çözüm, hem belediyelerin altyapıyı iyileştirmesi ve suyu verimli kullanması, hem de biz vatandaşların su tüketim alışkanlıklarımızı kökten değiştirmesinde yatıyor. Albayrak Parkı'ndaki sararan çimler, sadece bir bakım eksikliği değil; Akbaş Barajı'ndaki %23'lük doluluk oranının, İbrala'daki balık ölümlerinin, Kale'ye çekilen yeni su hattının, yani iklim krizinin ve su kıtlığının şehrimizdeki yüzüdür.

Sararan çimlere öfke duymadan önce, barajlarımızdaki düşük su seviyesine, her geçen yıl artan kuraklığa ve dünyanın ateşinin yükseldiği gerçeğine kulak verelim. "Eskisi gibi" diye hayıflanmak yerine, "geleceği nasıl kurtarırız" diye düşünme ve harekete geçme zamanı. Çünkü Çavuşoğlu'nun dediği gibi: "Bu susuzluğun nereye gideceğini hiçbirimiz öngöremeyiz." Öngöremediğimiz bu tehlikeli yolda, suyumuzu tasarruf etmek, savurmamak, her damlasını kıymetini bilmek, hepimizin en acil vatandaşlık görevi. Parklarımız gelecekte yeniden yemyeşil olsun istiyorsak, bugünden suyumuzu korumalıyız.

Denizli Haber Eskisi Gibi 2